AK Parti Denizli İl Başkanı Necip Filiz; 2 Eylül 2019 tarihinde Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek olan 2019-2020 adli yıl açılış törenine Denizli Barosu’nun da aralarında bulunduğu bazı baroların başkanları’nın davete icabet etmeyecekleri ile ilgili olarak yazılı bir açıklama yaptı.

Kadim kültürümüzde davete icabetin önemine vurgu yapan Başkan Filiz;“ Her baro bağımsız olup katılıp katılmamak kendi takdiridir. Ama katılmama kararlarını siyasi bir şova dönüştürüp, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’yi hedef alan samimiyetten uzak açıklamalar yapmaları feraset düzeylerinin açık bir göstergesidir” dedi.

Başkan Filiz yaptığı yazılı açıklamada devamla şu ifadelere yer verdi:

 “ Yazılı, görsel ve sosyal medyada adli yıl açılışına katılıp katınılmayacağı ile ilgili yüzlerce haber, yorum ve açıklama yapılmaktadır. Siyasetin, bölünmenin ve kavganın bir tarafı olunulması için uğraşılmakta birlik, beraberlik kavramlarımıza zarar verilmek istenmektedir. 

METİN FEYZİOĞLU İLE KOLKOLA YÜRÜYENLER, ŞİMDİ YERDEN YERE VURUYOR

Daha düne kadar Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu ‘nu alkışlayanlar, övgüler yağdıranlar, kolkola yürüyenler, partilerinin üst kademelerinde görmek isteyenler, şimdi sırf kendileri gibi düşünmedi, adli yıl açılışına katılacak, konuşma yapacak diye yerden yere vuruyorlar. Metin Feyzioğlu kanun çıkaracak ya da kanun çıkarılmasını sağlayacak olan ülkenin Cumhurbaşkanı ile Meclis Başkanı ile görüşüyor diye kıyametler koparılıyor o da yetmiyor #tbbyönetimibenitemsiletmiyor diye hastag açarak demediklerini bırakmıyorlar. Hal böyle olunca da açıklamalarında sık sık dem vurdukları fikir özgürlüğünden, bağımsızlıktan söz etmeleri, kendileriyle tezata düşmelerine neden oluyor.

SİYASİ ŞOV PEŞİNDELER

Kişilere ve kurumlara göre hareket etmediklerini ifade edenlere sormak istiyorum? Onlardan da ellerine vicdanlarına koyarak cevap vermelerini bekliyorum. Acaba bu davetin yeri gene aynı olsa idi ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yerinde de CHP’den bir isim otursaydı aynı tepkiyi mi verirlerdi, yoksa mekanın ne önemi var! diyerek koşa koşamı giderlerdi. Amaçları “üzüm yemek değil bağcıyı dövmek” olan bu zihniyet, mesleğin sorunlarına çözüm bulmak yerine, “Yargı reformlarından” konuşmak yerine siyasi şov peşindeler. Bu şovu yaparken de “ Şu kadar ilin Baro başkanı açılışı protesto ediyor, bu protesto eden illerin toplam şu kadar üyesi var, Türkiye Barolar Birliği’nin toplam bu kadar üyesi var” diyerek o ilde kendilerine kayıtlı tüm avukatların bu açılışa katılmama fikrine destek veriyormuş gibi algı yönetimi yapmaktan da geri kalmıyorlar.

BARO BAŞKANLARI, HUKUKCU OLMAKTAN ÇOK SİYASETCİ OLMAYA MEYLEDİYORLAR

Baro Başkanları hukukcu olmaktan çok siyasetci olmaya meylederlerse ister istemez bu manzaralar karşımıza çıkıyor. Bu arkadaşların içlerinde siyasete atılma gibi bir uhteleleri kalmış olabilir. İleri de siyasete atılmak gibi bir beklentileri de olabilir. Siyaset yapılacak yerler bellidir. O zaman geçeceksin siyaset meydanına , giyeceksin siyasi gömleğini , yapacaksın eleştirini yada şovunu. Buna engel bir şey yok. Hodri meydan. Ancak tarafsızlıktan, demokrasiden, haktan hukuktan bahsedip yapılan bir davete katılmak istememeni siyasi bir malzemeye çevirmeyeceksin.

Bilmeyenlere veya unutmuş olanlara hatırlatmak isterim ki: Barolar, avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.

Milli ve insani konularda bir satır tweet bile atamayanların bir adli yıl açılışı davetini reddetmek için uzun uzun cümlelerle içini dökmeleri manidardır.

BAROLARIMIZ “YARGI REFORMUNA ODAKLANMALI”

Bazı baroların bir muhalefet odağı gibi hareket etmesinden dolayı meslek sorunlarının yeterince ele alınamadığı ve çözüme kavuşturulamadığı malumunuz. Kendi Barosunu demokratikleştiremeden, Baro içinde eşit temsil ve katılımı sağlayamadan, farklı görüşlerin ve duruşların bir arada çalışmasını mümkün kılmadan, ülkeyi demokratikleşme çabası için de olduklarını söylemeleri  yerine  ve  “geniş anlamda siyaset yapmak” ile “mesleğin siyasetini yapmak” arasındaki ayırımı fark edememeleri ne yazık ki önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Avukatları siyasi görüşlerine göre ayıran, avukatlara ideolojik konumlarına göre sahip çıkan, mesleğin sorunlarını “boş siyasi söylemlerle çözmeye” çalışanları görmek yerine “Demokrasi”, “hukuk devleti”, “adalet” ve “hukukun evrensel değerleri” için daha çok güçlü savunmaya/avukatlık mesleğine ve baroya ihtiyaç vardır. Boş eleştiri yapmak yerine ; Mesleğin ve hukukun yıllarca süre gelen sorunlarını ; Tıpkı Türkiye’nin kökleşmiş çözülemez denen sorunlarını tek tek çözüme ulaştıran Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve ekibi’nin Türkiye’ye büyük katkıları olacak “Yargı Reformuna “ biraz olsun kafa yorup, nasıl katkı sağlayabiliriz diye düşünme nezaketi gösterebilseler.

Bu duygu ve düşünceler ışığında; 2019-2020 Adli Yılı’nın ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor; adalet sancağını, her şart altında ayakta tutacak olan ve memleketimizin her köşesinde görev yapan tüm yargı mensuplarımızın Adli Yıl’ını kutluyorum.

Editör: TE Bilişim