Ben onlara dünyanın aynaları diyorum. Tüm dünyayı, dünyada gerçekleşen her şeyi anında görsel ve yazılı olarak insanlara ulaştıran aynalar..

Bunlar kimler mi?

Tabi ki basın emekçileri, basın çalışanları..

Savaşta, barışta, her tür tehlikenin en can alıcı noktalarında, yağmurda, çamurda, karda, en zor şartlarda insanlara doğru, gerçekçi haberleri ulaştırabilmek için canını, sevdiklerini, özel yaşamlarını kısaca kendilerini bile bir kenara bırakıp halkın ayaklarına dünyayı seren, dünyada olup biten her şeyi anında gerek ulusal, gerek yerel bazda tüm insanları bilgilendiren aynalar..

Son aylarda tüm dünyayı saran, çok büyük bir hızla ilerleyen ve insanları dehşete düşüren, korkutan, endişe ve paniğe kapılmalarına neden olan corona virüs (covid 19) adındaki henüz aşısı da bulunamayan ölümcül tehlike..

Sevdiklerini birbirinden ayıran bu korkunç virüs, gün geçtikçe diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de hızlı bir yayılma gösterirken, bu tehlikenin göbeğinde savaş veren üç gurup var. Bu üç guruptan bir tanesi ise basın emekçileri. Bu korkunç kaosun tam ortasında, göbeğinde halka, insanlara yardım etmeyi kendine görev bilmiş, mesleğini kutsal sayan basın emekçileri. Diğer iki gurup ise, yine kendilerini değil önce halkın can güvenliğini ön plana alan  sağlıkçı ve güvenlikçilerden oluşuyor.

İnsanlarımız sağlıkçılarımız için, her akşam balkonlarına çıkarak 10 dakika alkış tutuyorlar. Çünkü hak ediyorlar.

Ben basın emekçilerimizin de, aynı alkış ve taktiri sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Çünkü dünyanın bu aynaları da, kelle koltukta canını hiçe sayarak corona virüse karşı mücadele verdiği gibi halkı anında bilgilendirmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyorlar.

Bugün sizlere ilimizde çalışan üç basın emekçisi arkadaşımdan ve bu meslektaşlarımın tüm görsel ve yazılı basın adına yaşadıklarından bahsetmek istiyorum. Birisi Demirören Haber Ajansından Ramazan Çetin. Ramazan senelerdir işinin hakkını büyük bir başarıyla veren ve her habere gözünü bile kırpmadan giden başarılı bir gazeteci arkadaşımız.

RAMAZAN ÇETİN (DEMİRÖREN HABER AJANSI) : “Bu tüm dünya ülkelerini ve bizim ülkemizi de kasıp kavuran korkunç ve ölümcül bir virüs. Bizler de sağlıkçılarımız gibi, sürekli sahada ve risk altında olan basın çalışanlarıyız. Ve bu virüsün bizlere bulaşma riski de çok yüksek. Ailelerimizi, çocuklarımızı çok seviyoruz herkes gibi. Fakat kamuoyuna haber ulaştırmak, insanları bilgilendirmek için onları bile göremiyoruz çoğunlukla. Onlara en küçük bir hastalık riski taşımamak için de ayrı mücadele veriyoruz. Kısacası ben ve tüm basın emekçisi arkadaşlarım, bu büyük tehlikenin tam ortasında birebir hem mesleğimiz, hem insanlarımız hem de ailemiz için mücadele verirken, kendimizi düşünmek en son sırada yer alıyor. İnsanlarımıza bir yandan yardımcı olmaya çalışırken, diğer taraftan haberlerimizi kamuoyuyla objektif olarak paylaşmanın gayreti içinde kimi zaman gözümüzü bir nebze kırpmayı, evimizde uzanıp bir parça uyumayı bile düşünemiyoruz. Kendimizden önce topluma olan sorumluluğumuz daima ön planda geliyor. Kısa sürede bu korkunç salgından kurtulmak dileğiyle..

HACI SELAMOĞLU : (YAZILI VE GÖRSEL BASIN) : Hacı Selamoğlu’da yıllardır birlikte omuz omuza çalıştığım değerli ve başarılı kardeşlerimden, meslektaşlarımdan biri. Mücadeleden yılmayan bir basın emekçisi. Hacı sözlerine “Herkesin kaçtığı, korktuğu, çekindiği yere üç meslek gurubu gider” diye başlıyor ve şöyle sürdürüyor açıklamasını : “Bu meslek gurupları ise gazeteciler, sağlıkçılar ve güvenlikçilerdir. Bu üç meslek gurubunun işi de, diğer mesleklerle kıyaslanamayacak kadar zordur. Şu anda dünyada, ülkemizde ve insanlar üzerinde etkisini şiddetli bir şekilde gösteren bir virüs salgınıyla karşı karşıyayız. Basın emekçileri ve gazeteciler de bu çok zor sürecin içinde hem maddi, hem manevi olarak büyük bir mücadele veriyor. Yaşadığımız şu korkulu günlerde kimsenin dışarıya adım atamadığı, birbirinden 2’şer metre uzak durduğu ve birbirinin eline değil parmağına bile dokunmadığı bu günlerde bizler 24 saat esasına göre çalışıyoruz. Gazetecilik zor bir meslek. Bunu televizyonu başında oturup seyredenler, veya gazetesini alıp okuyanlar, gördükleri ve okuduklarından dehşete düşerken bizler salgın koşullarında bile 24 saat esasına göre çalışmayı sürdürüyoruz. Sadece salgının gündemde olduğu ve haber kaynaklarının hepsinin durduğu bir ortamda haber yapmak da aynı şekilde zor. Ama zoru başarmayı, insan sağlığını ve insanları bilgilendirmeyi kendimize düstur ve meslek edindik. Yine de bu süreçte öncelikli olan haber değil insan sağlığıdır. Biz haberlerimizi elimizde fotoğraf makinemiz veya kameramız, cebimizde küçük bir dezenfaktan şişesi ve kolonyayla sürdürmeye devam ediyoruz ve edeceğiz. Yeter ki insanlarımız ölmesin!

AYHAN ÇİMENDAĞ (İNTERNET MEDYASI) : Ayhan Çimendağ’da yine çalışkan, başarılı, sorumluluk sahibi ve mesleğine aşık, taktir ettiğim genç bir meslektaşım.

Ayhan’da basın emekçisinin corona virüsüyle sürekli yüz yüze olduğunu dile getirirken şunları söylüyor “Şu anda ajans muhabirlerinin, TV muhabirlerinin, kameramanların, yazılı ve görsel basın ile internet habercilerinin hepsi sahada. Yayınların devam etmesi, halka tarafsız, doğru ve gerçekçi haberleri anında ulaştırabilmek için canımızı dişimize takmış çalışmayı sürdürüyoruz. Tabiri caizse kelle koltukta çalışıyoruz da diyebilirim. Bir yandan kendi eş ve çocuklarımızı, halkımızın eş, çocuk ve yakınlarını korumayı ve bilgilendirmeyi sağlıkçılarımız gibi biz de kendimize görev biliyoruz. Sadece haber yapmıyoruz. Dışarıda sahada haber peşinde koştururken, virüs için gördüğümüz tehlikeli davranış ve tutumlar içindeki insanlarımızı uyarmaya ve bilgilendirmeye de devam ediyoruz. Çünkü yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuklarımızın hepsinin de sağlığı bizim için çok önemli. Çünkü hepsi birilerinin babası, birilerinin anası, birilerinin kocası ve yine birilerinin çocukları..Bu nedenle tehlike içinde de olsak 24 saat görevimizin başında olmayı sürdüreceğiz.

Ve bende diyorum ki, en kısa zamanda tüm dünya ülkeleri, ülkemiz, ilimiz ve tüm insanlarımız için güzel günleri yeniden yaşayabilmek için, sizin için kelle koltukta, tehlike içinde yaşayan ve görev yapan insanları da düşünün. Evlerinizden çıkmayın ki hayatta kalma şansı daha yüksek olsun diyorum ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir deyimiyle sözlerimi noktalıyorum..

“Basın, milletin müşterek sesidir. Basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir. -Mustafa Kemal Atatürk-

Sağlıcakla kalasınız…