Evimizde, İşyerimizde hatta arabamızda biriktirdiklerimiz, kıyamadıklarımız ne kadar yer kaplıyor hayatımızda farkında değiliz. Bazen temizliğe başlıyoruz atacağız da lazım olabilir ya da bunun anısı var veya dursun şimdilik diyoruz. Kocaman bir kalabalığın içinde yaşatıyoruz kendimizi. Sade rahat bir hayat varken eşyalarla karmaşıklaştırıyoruz.

 

Peki ya içimizde biriktirdiklerimiz! Biraz da atamadığımız eşyalara benzer anılar, kırgınlıklar, gerçekleştiremediklerimiz vs… Sanki beynimiz bunlar için var. Bazen şuan yaşayacaklarımıza bile yer açamıyoruz. Daralıyoruz bunalım yaşıyoruz ama atmaya ya cesaretimiz yok ya da gücümüz.

 

Hep söylediğimiz derli topluyuz da, çekmecelerin, dolapların, arka balkonun veya çatıdaki kolilerin içinde ne var o zaman? Bugünü yaşıyoruz da, geçmişten gelen önyargılarımızın, insanlara mesafeli durarak kalıplarımızla hareket etmemizin nedeni ne o zaman?

 

Hani bilimkurgu filmlerde olur ya hafızayı tamamen sildirip yeni bir hayata başlar insanlar, ben bunu istemezdim. Çünkü hayatımın o kadar yılını boşa geçirmiş olurdum. Güzel anılarım, güzel insanlar da giderdi. Kendi varoluşum kendi benliğim de silinirdi.

 

Nedenini bilmediğimiz, aklımıza gelmediği için düşünmediğimiz konulardan biri vazgeçemediklerimiz aslında. Çöplük gibi olmuş zavallı beynimiz ne yapacağını şaşırıyor. Bazen kendi sınırımızı zorluyoruz kimyamız, vücut dengemiz altüst oluyor. Sanki bunalımda olmak matah bir şeymiş gibi davranıyoruz. Tabi ki sosyal bir toplumun parçasıyız. Kötü günlerimiz kötü anlarımız olacak ama, hiç yoktan kendimizi bunaltarak girdiğimiz depresif hal ile en yakınlarımızı üzüp yormayı sevgi alış verişi zanneden kişiler yok değil. Aynı miadı dolmuş eşyaları hayatından çıkaramayan insanlar gibi uğraş dur zihninde içine attıklarını bulup temizlemek için.

 

Hem deriz hayat kısa akıp gidiyor günler aylar diye, hem de bakarız ardından bugünün de. Yarını bilmek zor, bence bu teknolojik yeniliklerin tarihi kısalığına bakacak olursak ileriki yıllarda çoğu eşyamız, ihtiyaçlarımız anlamsız kalacak. Hem atmaya kıyamadığımız eşyalar hem de unutmayı beceremediğimiz veya şu an üzen yaşadıklarımız anlamını yitirecek.

 

Ne yaşıyorsak kendimizin eseri, ne yaşatıyorsak eserimizin sonuçlarıdır.  Burada konumuz travma yaşatan acı olaylar değil, kendi kendimize yaşattıklarımız ve yaptıklarımız. Bir çöpün yanından geçerken boşuna tıkıyoruz burnumuzu. Evimiz de beynimiz de yarattığımız çöplerle doluyken, çöpçüyüz velhasıl…