FETÖ/PDY, yüksek kur, kötü giden dış ilişkiler, düşen büyüme ve 15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye ekonomisini olumsuz etkilenmesine neden oldu. Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen umutlarını kaybetmeyen Denizlili sanayiciler, ekonomik krizi fırsata çevirme, yeni bir başarı hikayesi yazma arayışında. 2017 için öngörüde bulunamasalar da 2018 için umutlu olduklarını belirten Babadağlı Sanayici ve İşadamları Derneği(BASİAD) yönetim kurulu başkanı Selim Kasapoğlu, Türkiye ve Denizli ekonosini, 2018 beklentilerini, aile şirketlerinin ayakta tutan aile anayasasını, Babadağ’ın sosyo-ekonomik yapısını geliştirmek amacıyla dernek olarak verdikleri mücadeleyi pamukkalehaber.com’a anlattı.

PAMUKALEHABER
Babadağlı iş adamları ve sanayicilerin 20 yıl önce bir araya gelerek kurduğu BASİAD, bugün 300 üyesi ile bir taraftan Denizli sanayisinin sorunlarının çözüm ortağı olarak ekonomiye katma değer sağlamaya çalışırken bir taraftan da Babadağ’ın tanıtım misyonunu üstlenmiş durumda.

BASİAD’ın kuruluş amaçlarından birinin de Babadağ’ın sosyo-ekonomik yönden kalkınmasını sağlamak olduğunu vurgulayan Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, derneğin Babadağ’ın ticari kültür ve ahlakını gelecek kuşaklara aktarmak için bir dizi faaliyetler gerçekleştirdiklerini açıkladı.

“BASİAD’IN İKİ ÖNEMLİ MİSYONU VAR”
Bu yıl 20. Kuruluş yıldönümlerini kutladıklarını belirten Kasapoğlu, “BASİAD bildiğiniz gibi Babadağlı sanayici ve işadamların 1996 yılında kurduğu bir dernek. BASİAD'ın iki önemli misyonu var. Bunlardan biri Babadağ'a destek vermek. Babadağ'daki sosyo-ekonomik hayatın güçlenmesi için yatırım yapmak, orada farklı çalışmalar yapak. Bir de çoğu aile şirketlerinden oluşan Babadağlı şirketlerin kurumsallaşması, aile şirketlerin yakta kalması için kuşaklar arası iletişimi sağlamak. Babadağ’ın ticari kültürü var. Ticari ahlakı var. Bunun gelecek kuşaklara yeni nesillere aktarılmasını sağlamak. BASİAD bu konuda çalışmalar yapıyor. Artık gelenekselmiş etkinliklerimiz var. Bunlardan bir tanesi ‘Nesiller Buluşuyor’ etkinliğimiz. Yılda bir kere farklı kuşaklardan üyelerimizi bir araya getiriyoruz” dedi.

“ZİRVE YÜRÜYÜŞÜ YAPAMADIK ÇÜNKÜ…”
Ayrıca Babadağ’ın doğal güzellikleri ile tarihini, kültürünü turizme kazandırmak amacıyla iki yılda bir yaptıkları “Zirve” yürüyüşünü bu yıl yapamadıklarını söyleyen Kasapoğlu, “Zirve Yürüyüşü ‘nü bu yıl 16-17 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirecektik. Tüm hazırlıklarımız tamamlanmıştı. 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü darbe girişimi nedeniyle o yürüyüşümüzü iptal etmek zorunda kaldık” diye konuştu.

“SERİ ETKİNLİKLERİMİZDEN BİRİ DE AİLE KAMPI”
Gelenekselleştirdikleri etkinliklere bir yenisini daha eklediklerini açıklayan Kasapoğlu, aile şirketlerinin ayakta kalması ve nesiller arası ilişkileri güçlendirmek amacıyla düzenledikleri “Aile Kampı” nın3.sü için hazırlıklara şimdiden başladıklarını söyledi. Aile şirketlerinden farklı kuşakları her yıl Denizli dışında bir araya getirdiklerini belirten Kasapoğlu, “Kampa ekonomi ve yönetim ve kişisel gelişim uzmanlarını da davet ediyoruz.  Afyon’da gerçekleştirdiğimiz ilk etkinliğimize Ahmet Şerif İzgören’i davet ettik. İzgören, aile şirketlerinde bireyler arası ilişki, aile şirketlerin nasıl devam etmesi gerektiği, bundan sonraki kuşakların neler yapması gerektiği ya da bireylerin kendi çocuklarını nasıl yetiştirmesi gerektiği konusunda seminer verdi.  Antalya’da gerçekleştirdiğimiz ikinci toplantımıza ise Psikoloji Danışmanı Aşkım Kapışmak’ı davet ettik.  Önümüzdeki dönem bu çalışmamız devam edecek. BASİAD’ın bir seri etkinliği daha oluşmuş oldu” dedi.

BABADAĞ İÇİN ÇOK İYİ TANITIM YAPTIK
BASİAD’ın GEKA işbirliği ile hazırladıkları Babadağ tanıtım projesinden de bahseden Selim Kasapoğlu, bu projenin amacına ulaştığını söyledi.  Kasapoğlu, “Kurulduğumuz günden beri Babadağ ile ilgileniyoruz.
Bu ilgi boşuna da değil.  Neden değil?  Çünkü orda hakikaten gerçek insanların ilgisini çekecek dokular var. oradaki mimari yapı, camilerin yapısı, sokakları, oradaki yemek kültürünün tanıtılması gerekiyordu. Safranbolu’yu Safranbolu yapan neyse yada Şirince’yi Şirince yapan neyse aslında Babadağ'da da var bu. Sadece bunu göremiyoruz. Sadece dokunmak işlemek lazım. Biz buna dikkat çekmeye çalışıyoruz. Burada bir-iki sokak revize yapılsa, evler restore edilse Babadağ'da çok farklı bir yere gelir aslında. Ama bu süreçte de Babadağ kötü kaderinden de kurtulamadı. Biz bunları yapalım derken yıkım kararları geldi. Öyle bir noktaya geldi ki yıkım Babadağ'ın merkezi sayılan çarşının da yarısı gitmiş durumda. Bundan sonra arada iyi bir proje olabilir. BASİAD olarak yıkılacağını biliyorduk. Orası için bir proje geliştirdik aslında. Açık hava müzesi, park projesi hazırladık. Tabi bunun kararını verecek olan Babadağ Belediyesi, Büyükşehir Belediyesi. Bunları uygulayacak olan onlar. Biz sivil toplum olarak sadece fikrimizi suna biliyoruz. Yol gösterebiliyoruz. Bir vizyon koyuyoruz orda.

Aslında bu konuda hedefimizi ulaştık sayılır. Babadağ için dikkat çektik ve 2016'da çok iyi tanıtım yaptık. Ama Babadağ'da alt yapı sorunu var. Babadağ'ın alt yapı sorununun çözülmesi lazım. Biz o kadar iyi tanıtım yaptık ki, Babadağ'a artık otobüsler gelmeye başladı. Ama alt yapı yok. Yani düzgün bir yeme içme yeri yok.  Turizm alt yapısı oluşturulsa, çalışmalarımız biraz daha ayakları yere basar hale gelecek” diyerek Babadağ’ın alt yapısına dikkat çekti.

EKONOMİ CİDDİ BİR TRAVMA GEÇİRİYOR
Başkan Kasapoğlu ile BASİAD’ın tanıtımı, faaliyetleri ile başlayan sohbetimizi Denizli ve Türkiye ekonomisi ile devam ediyoruz. Başkan Kasapoğlu, Türkiye’nin her 7 yılda bir ekonomik kriz yaşadığını ve her seferinde yeni başarı hikayelerinin yazıldığını dikkat çektiği açıklamasını şöyle devam etti:

“Türkiye,2013 yılından itibaren çok ciddi bir travma geçiriyor. Yani FETÖ paralel devlet yapılanmasının görülmeye, devlet içinde bir yapılanma olduğu anlaşılmaya başlanmasından sonra, devlet sürekli travmalar geçirdi. 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz'a kadar giden bir süreç oluştu. Bu süre zarfında da devlet ve yöneticilerin ekonomi ile ilgili konsantrasyonu bozuldu. Bunu kabul etmek lazım. Çünkü bu çok ciddi bir sorundu bu sorunun öncelikli olarak halledilmesi gerekiyordu. Yöneticiler, konsantrasyonunu buraya doğru yöneltti, 15 Temmuz’da artık yaşayabileceğimiz en kötü geceyi yaşadık. Tabi bu süreçte ekonomi çok rayında gitmedi. Özellikle 2009'dan sonra büyüme yavaşladı. Ekonomimiz gelişmiyor, canlanmıyor, yeni bir hikaye, yeni bir heyecan isteği var.

TRUMP TÜRKİYE İÇİN BİR ŞANS
Bundan sonraki gelişmeler Türkiye ekonomisini nasıl etkiler bilemiyoruz. Özellikle Amerika’da yaşanan gelişme, Türkiye’ye nasıl etkileyeceğini bilemiyoruz. Ortadoğu’daki gelişmeler yine nasıl seyredecek bunlar çok önemli. Trump, farklı dış ilişkiler modeli ile seçimi kazandı. Yani Amerikan halkına dedi ki  “Ben Ortadoğu ile dünyanın farklı bölgeleriyle uğraşmayacağım. Buralara para harcamayacağım. Ben ülkeme geri döneceğim ve ülkemi yeniden kalkındıracağım” vaadiyle geldi. Bu Türkiye için bir kazanç olabilir. Trump’un seçilmesini ben Türkiye için bir avantaj olarak görüyorum. Türkiye ekonomisi, Türk siyaseti bundan olumlu şekilde etkilenir. Türkiye önümüzdeki dönemde Ortadoğu’da bir hareket alanı bulabilir. Bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Bundan sonrada ben iyi olacağını düşünüyorum açıkçası. Zaten iyi olacağını düşünmek zorundayız. Böyle ümit etmek zorundayız. Biz sonuna kadar burada devletimiz, milletimiz için mücadele edeceğiz etmek de zorundayız.

İÇ PİYASADA DARALMA SÖZ KONUSU
Denizli özelini, Denizli ekonomisini değerlendirecek olursak, iç piyasada ciddi anlamda daralma söz konusu. Özellikle döviz kurunun yükselmesi, ihracat yapan bir firma için bir avantaj.  Ama iç piyasaya çalışan bir firma için dezavantaj. Yani olumlu etkilendiği noktada var, olumsuz etkilendiği noktada var. Yatırım durdu, iç tüketim de durdu. İhracat daha iyi gözüküyor ama bir tarafta Avrupa’daki kriz, İtalya'da Almanya'da İngiltere'deki durgunluk ihracatı olumsuz etkiliyor. Ekonomi zor bir süreçten geçiyor.

KENDİ KABUĞUMUZA ÇEKİLİP İÇ VERİMLİLİĞİMİZİ ARTIRMALIYIZ
Türk sanayicileri yani bizler ne yapmalıyız? Bizler her krizde olduğu gibi bu kriz sürecinde de kabuğumuza çekilip, kendi iç verimliliklerimizi kontrol edip işletmeleri daha verimli hale getirmenin yollarını arayacağız. Önümüzde böyle bir fırsat var. Aslında krizler böyle bir şey. Türkiye’ye baktığımız zaman her  7 senede bir krize giriyor. Krizler aslında birazda ekonomiyi yenilemek için oluşuyor. Bu süreci sağlam atlatan, ayakları yere basarak atlatan bu kriz bittiğinde yeni bir dönem başladığında, bu döneme hızlı giriyor, karlı bir döneme başlamış oluyor. O nedenle krizleri böyle görmek lazım. Bizim ekonomimiz, Türk ekonomisi çok dinamik bir ekonomi. Yani 2001 yılında “bu ülke battı, Türkiye bitti artık” dediler, 2003'te çok farklı bir ülke çok farklı bir dünya vardı. Dünya bizim için değişiverdi. Türkiye'nin böyle bir gücü var. Krize girse bile buradan hızlı bir şekilde çıkıyor, yoluna devam edebiliyor. Açıkçası ben bu dinamizme güveniyorum.

2017 DEĞİL AMA 2018 TÜRKİYE İÇİN İYİ OLACAK.
Öngörü mesafesinin bu kadar düşük olduğu bir dönem olmadı. Böyle bir öngörüde bulunmak açıkçası şu an kimsenin harcı değil. O nedenle 2017 için bir beklenti içinde değilim ama 2018'de Türkiye için iyi olacak. Yani bugün dolar, yılsonu beklentilerinin üzerine çıktı. 2017’ye nasıl girer tahmin etmek çok zor. Tahmin edilse bile ben ciddiye almam. Çünkü eldeki donelere göre konuşsak bile bu doneler iki-üç günde değişebiliyor. 

DENİZLİLİ SANAYİCİNİN GÜNDEMİ TEŞVİKLER
Denizlili sanayici ve işadamlarının gündeminde Ar-Ge Tasarım merkezilerine verilecek teşvikler var. Geçtiğimiz haftalarda Denizli’ye gelen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Ar-Ge Tasarım Merkezi teşviklerini anlattı. Gerekli şartları sağladıktan sonra her firmaya kendi içinde bir Ar-Ge merkezi kurma fırsatı tanınıyor. Bu bölgede de ciddi bir hareketlenme oldu. Firmalar buna çok ilgi duydular, bizim de firma olarak tasarım merkezi kurma konusunda çalışmalarımız var. Başvuru sürecini başlattık. Bu Denizli için önemli bir gelişme. Denizli'nin bundan istifade etmesi lazım. istifade de eder. Gerek tekstil olsun, gerek diğer sektörlerde katma değerli tasarım ürünleri çıkarabilirsek ortaya ve bunları pazarlayabilirsek bu Denizli ihracatı için çok önemli bir lokomotif görevi alır. Yılsonuna kadar 2 firmada Ar-Ge merkezi oluşacak. Ama 2017'de Ar-Ge Merkezi kuran firma sayısında artış olacağını düşünüyorum.

AİLE ŞİRKETLERİNİN DEVAMI İÇİN AİLE ANAYASASI ŞART
Aile şirketlerinin devam etmesi için kurumsallaşma önemli. Tabi kurumsallaşma geniş bir kavram. Kurumsallaşmak değince birçok insan anlıyor ki, işte biz yurt dışından veya İstanbul’dan CEO getirelim, yönetsin. Böyle bir kurumsallaşma anlayışı yok. Kurumsallaşmada, Aile Anayasaları çok önemli. Aile Anayasası dediğimizde öyle sayfalarca metin yazmanıza da gerek yok. Aile Anayasası değimiyiz şey, şirket içindeki aile bireylerinin birbiri ile olan ilişkilerini düzenleyen yasa. İki maddede olabilir, üç maddede olabilir. Aile bireylerin şirketteki haklarını koruyan bir sözleşme metni aslında.

Aile Anayasası kavramı yeni bir kavram ama bunu yüz yıl önce uygulayan da var. Aile bireylerin şirket içindeki görevlerinin ve pozisyonlarının belirlenmesidir bu. Bu bir ticari kültür, bir ticari alt yapının sonucu olarak oluşuyor. Dolayısıyla Babadağlı firmalar veya BASİAD üyesi Babadağlı firmaların çoğu bu işlerde başarılı olmuştur. Ama bizler önümüzdeki dönemde üyelerimize yönlendirmeye, aile anayasalarını oluşturmaya ya da bu kavramı, bu kültürü, bu anlayışı şirketlere oturtmaya sağlamasına çalışacağız. Çünkü şirketlerin, aile şirketlerinin devamı buna bağlı.

Editör: TE Bilişim