Kuraklık, yanlış destekleme politikaları, ithalat, pazar sorunu çiftçinin belini büktü.  Geçtiğimiz yıl zor bir sezon geçiren Denizlili çiftçiler, bir bir tarlarını satıp üretimden vaz geçiyor. Merkezefendi Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici,  2016 yılında her yüz çiftçiden 2’sinin Tarım Bakanlığı’nın Çiftçi Kayıt Sistemi’nden çıktığını söyledi. 

PAMUKKALEHABER

Merkezefendi Ziraat Odası Başkanı Hamdi Gemici ile Denizli Ekonomisinin Nabzı’nda Denizli tarımını değerlendirdik. Geçtiğimiz yıl yaşanan kuraklığı çiftçilerin yoğun bir şekilde hissettiğini söyleyen Gemici, Temmuz ve Ağustos ayında son 45 yılın en sıcak yazının yaşandığını, yağışların ise beklenilen miktarın altında gerçekleşmemesi nedeniyle çiftçilerin olumsuz etkilendiğini belirtti. Küresel iklim değişikliklerin yanısıra, 15 Temmuz Darbe girişimi, sınır komşularımızın ateş çemberi altında olması, AK Parti iktidarının dış politikaları nedeniyle ihracatın durması, yanlış destekleme politikaları çiftçinin belini büktüğünü belirten Gemici,  binlerce çiftçinin üretimden vazgeçtiğini dikkat çekti.



YÜZDE 80’LERE VARAN ÜRÜN KAYBI
Hububat ürün diye tabir edilen arpa, buğday gibi susuz alanlara ekilen ürünlerde, yüzde 75-80, rakımı yüksek ilçelerde ise yüzde 50’lere varan ürün kayıplarının yaşandığını dikkat çeken Gemici, kuraklıktan etkilenen diğer ürün çeşidinin ise tıbbi aromatik bitkiler olduğunu açıkladı. Tıbbi aromatik bitkilerde ise yüzde 20 oranında rekolte kaybı olduğunu söyleyen Gemici, “Sulu tarım arazilerinde yetiştirilen dane mısır, silajlık mısır ürünlerinde de tozlaşma ve döllenme tam gerçekleştiremediğinden dolayı ürün kayıpları yaşandı.  Örneğin bin 500 kg ürün elde edilen bir dekar alandan,  bin 200 kilogram ürün alındı” dedi.

MEYVE ÜRETİCİNİN ELİNDE KALDI
Her türlü olumsuzluğa rağmen çiftçinin ürettiğini ancak bu kez de üreticiye pazar sorununun vurduğunu söyleyen Gemici, Her türlü olumsuzluklara rağmen biz ürettik.  Meyvelerde aşırı olumsuz yaşanmamıştı. Kaliteli meyveler vardı. Pazar noktasına geldiğimizde güney sınırlarımızın ateş çemberi altında olması, Irak, Rusya ve Suriye pazarını etkiledi. Buralara meyve ihracatımız durdu.  Alternatif Pazar bulamadığımız için de çekirdeksiz üzüm, nar üreticinin elinde kaldı. Çiftçinin elinde kalan ürünü, yalnızca iç pazarda çektirmesi mümkün değil. Birçoğu ürününü çöpe atmak zorunda kaldı” diyerek, 2016 yılının çiftçi için ciddi anlamda zarar ettiği bir yıl olduğunu vurguladı. 



HER YÜZ ÇİFTÇİDEN 2’Sİ KAYIT SİLDİRDİ
Denizli’de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Çiftçi Kayıt Sisteminde 52 bin çiftçinin kayıtlı olduğunu söyleyen Gemici,  her geçen yıl bu sayının azaldığını dikkat çekti.  Yalnızca 2016 yılında küresel iklim değişiklikleri ve yaşanan kuraklık nedeniyle kayıt sildiren çiftçi sayısının yüzde 4’lere ulaştığını belirtti.  Ve her yıl yüzde 2 ile 4 çiftçinin üretimden vaz geçtiğini, tarlarını satarak şehir merkezine yerleştiğini açıklayan Gemici, küresel iklim değişikliğinin çiftçiyi sarsmaya devam edeceğini, acilen gerekli tedbirlerin alınmasını istedi.  



MÜSTAHSİL PAZARLAR KURULMALI 
Yaşanan kuraklık nedeniyle ürün kaybı yaşanmasına rağmen fiyatların tatmin etmediğini, ürünlerini hibe fiyatına elden çıkarmak zorunda kaldığını belirten Gemici, “Tarım sektöründe üretici kazanamıyor, pazarlara bakıldığında ise ürünler fahiş fiyata satıldığı için tüketici ürün alamıyor. Bu sorunun tek çözümü çok basit. Aracısız üretici pazarlarının kurulması.  üretenle tüketeni buluşturan pazarlar.  Bu pazarlarda, üretici ürününü daha kolay pazarlayabileceği gibi tüketici de uyun fiyata çeşitli güvenli yaş sebze ve meyveye rahatlıkla ulaşır” dedi. 
Denizli’de haftanın bir günü değerlendirilen ve 6 günü boş bekletilen pazaryerlerinin bu şekilde değerlendirilebileceğini ileri süren Gemici, konuyu Vali Ahmet Altıparmak ile görüştüğünü belirtti. 

LİSANSLI DEPOLAR GEREK
Geçtiğimiz yıl tüm ürünlerde rekolte düşmesine rağmen, arz yokken verimde düşüklük varken alıcı firmaların çok düşük fiyatlarla ürün aldığın söyleyen Gemici, “Bunun nedenini sorduğumuz da ise 15 Temmuz  darbe girişimine bahane gösterdiler. Ne alaka. Bunun adı fırsatçılık. Bugün 6-6.5 lira olan kekiği üreticinin elinden 3 liraya aldılar. Bunun adı fırsatçılık değildir de nedir? İşte fırsatçılığa müsaade etmemek için, üretimin yoğun olduğu bölgelere lisanlı depoların yapılması gerekiyor. Lisanslı depolara devlet de destekliyor.  Bunun için bölgemizde çalışma başlattık” dedi. 

TARIM NÜFUSU YAŞLANIYOR
Tarım sektöründe üreten kesimin yaz ortalamasının 55’in üzerinde olduğunu söyleyen Gemici, “Gençler tarımla uğraşmak istemiyor. Çünkü kazanamıyor. Bugün Denizli’de tarım ile uğraşan üreten kesimin yaş ortalaması 55’in üzerinde. Biz geleceğimizi, tarımı kime emanet edeceğiz. O nedenle desteklerin doğru planlanarak, gerçek sahiplerine verilmesi gerek. Tarım cazip hale getirilmeli. Şehirlere olan göçten yakınıyoruz. Çiftçi haraç-mezat tarlasını satıp şehre, şehrin varoşlarına yerleşiyor. Asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Onun için yapılacak işlerden biri üreten kesime birazcık daha pozitif yaklaşmak.  Bu insanların ayağını, ürettiği yerden, üretim sahalarından kesmemek.  Eğer ülkenin geleceği tarım ve hayvancılıkta ise, bunda hepimiz hem fikirsek, tarım stratejik sektör olmalı ve programımızı, planlarımızı ona göre yapmalıyız” diye hükümet yetkililerine seslendi. 

DESTEKLER ADALETLİ DEĞİL
Merkezefendi Ziraat Odası Başkanı Gemici, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar’ın açıklamasını hatırlatıp, “Verilen destekler, çiftçinin hak ettiği oranda değil. Ziraat Odaları Birliği başkanımızın açıklaması var. Türkiye’de tarımsal desteklerin yüzde 55’lik bölümü, tarımla uğraşan kesimin yüzde 5’ini oluşturan güçlü kesime gidiyor. Geriye kalan yüzde 45’lik bölümünü ise,  yüzde 95’lik kesim paylaşıyor.  Adaletli mi? değil. Bunun dengelenmesi lazım.  Tüm dünya ülkeleri aile çiftçiliğini ön plana çıkarmak için,  aile şirketlerin sürdürülebilmesi için çalıma yürütürken, Türkiye’de gülü lobileri destekleniyor, aile çiftçiliği yok edilmeye çalışılıyor.   Güçlü lobiler, güçlü kuruluşlar, karteller, acımasızdır. Onlar istediği noktaya getirene kadar diretirler ama aile tipi işletmeler kendi çarkını döndürebilmek için makul mantıklı bir seviyede o çarkı döndürmenin derdindedir. Bunun iyi bilinmesi gerekir.  Türkiye’de hayvancılık da tarımsal işletmeler de büyük işletmelere doğru kayıyor” diyerek aile çiftçilerinin daha fazla desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi. 



DEVLET ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI
Kuraklığın yanında çiftçiye su kirliliği, toprak kirliliği gibi tehlikelerin beklediğini vurgulayan Gemici, çiftçilerin bilinçlendirilmesi, su kaynaklarının doğru kullanılması ve güvenli gıda üretimi ile ilgili çiftçi eğitim çalışmalarına ağırlık verdiklerini ve 2017 yılını eğitim yılı ilan ettiklerini açıkladı. Ancak devletin de üzerine düzeni yapması gerektiğini söyleyen Gemici, “Bakın biz öyle çok zengin su kaynaklarına sahip değiliz.  Bakanlık basınçlı sulamada destek verirken, devlette üzerine düşeni yapmalı. Sulamada açık kanallarla su taşınan bölgelerde derhal kapalı taşıyıcı sisteme dönülmeli.  Suyun kapalı kanallarla taşınması, hem su kirliliğinin önüne geçilmiş, hem buharlaşarak su kaybı önlenmiş hem de basınç sistemiyle taşındığı için çiftçi ek masraftan kurtarılmış olur. Bu sistem yüzde 65’lere varan su tasarrufu sağlar. Daha fazla alanı sularsın. Yüzde 40 yakın verim artışı sağlarsın.  Vahşi sulamanın önüne geçmiş, böylelikle toprağın ömrünü uzatmış oluruz. Tuzlanma önlenir. Çocuklarımıza, emanet edeceğimiz toprağımız uzun yıllar onlara da hizmet eder” dedi.

 

ORGANİZEYE O ARITMA KURULACAK
Tarım arazilerin ve suların korunmasıyla ilgili ciddi anlamda mücadele gerektirdiğini vurgulayan Gemici, Denizli’de çiftçiyi ve verimli arazileri tehdit eden su kirliliği olduğunu söyledi. Yıllardan beri dile getirilen, ama hala çözüm üretilemeyen Organize Sanayi Bölgesi’ndeki arıtma tesisini yeniden gündeme taşıyan Gemici, “Arıtma tesisinden çıkan suyun bakanlığı kriterleriyle aynı olduğu ileri sürülüyor. Biz demiyoruz ki kriterleri uymuyor. Ama o su ovamızı kirletiyor. Çevredeki ürünleri etkiliyor. İnsanları zehirliyor. Bu da bir gerçek. Bakanlığın kriterlerini değiştirmek çok mu zor. Organize Sanayi Bölgesi’ne Kimyasal Arıtma kurmak çok mu zor. Bunu dile getirdiğimiz de, orada binlerce kişinin istihdam edildiği söyleniyor. Peki, orada tarımla geçimini sağlayan binlerce kişi ne olacak. İnsan odaklı üretim yapan yüzlerce çiftçi geçimini nasıl sağlayacak. O ürünleri tüketen vatandaşların sağlığı ne olacak.  Herkes şapkasını önüne alıp düşünmeli ve bu soruna çözüm bulunmalı. Ki tek çözüm oraya kimyasal arıtmanın kurulması, o da kurulacak” diye konuştu. 

PLANLAMA YAPILMALI 
Tarımda ihtiyaç olan ürünler iyi belirlenip, iç ve dış Pazar dengesinin iyi oluşturulması için çalışmaların bir an önce başlatılması gerektiğini, Havza Bazlı Ürün Desteklemelerine bir an önce geçilmesi gerektiğini vurgulayan Gemici, “Havza Bazlı destekle uzun zamandan beri konuşuluyor. Ama bir türlü geçilemedi. Eğer Havza Bazı Ürün desteklemesine geçilirse, arz ve talebe göre üretim gerçekleştirirsiniz. Ne ürünler üreticinin elinde kalır, ne de arz sıkıntısı yaşanır. Ayrıca, ürün desenini belirlemiş olursunuz. Bugün, desteklenmediği için kaliteli pamuğun yetiştiği ovalarımız başka amaçlarla kullanılıyor. Bizde pamuğu dışardan ithal ediyoruz. Hem de GDO’lu tohumlarla üretilen pamuğu.  Amerika, Hindistan, Çin’in GDO’lu tohumdan ürettiği pamuğu ithal ediyoruz. O pamukla, atlet, tişört üretiyor giyiyoruz. Bugün kanser vakalarında artış varsa, alerjik, sağlıksız nesiller yetişiyorsa bunun nedeni GDO’lu pamuk ve mısır ithalatıdır. Bugün çiftçilerimiz tarlalarını haraç-mezat satıp şehirlere yerleşiyor geçim mücadelesi veriyorsa bunun nede de ithal tarım ürünleridir. İthal edilen bir kilogram ürün,  Türkiye’deki üreticisinin cezalandırılması anlamına gelir. Onun rekabet gücünü azaltırsın, güçsüz bırakırsın” diyerek tarım ürünlerinin ithalinden vaz geçip Türk çiftçisinin desteklenmesini gerektiğini vurguladı. 



DENİZLİ’NİN STRATEJİK ÜRÜNÜ SALEP, BİBERİYE LAVANTA 
Denizli’nin bulunduğu havza bakımından, katma değeri yüksek tıbbi aromatik bitkilerin üretimi için uygun olduğunu belirten Gemici, “Eğer ürün bazlı destekler verilecek ise Denizli’de aromatik bitkilerin üretimi desteklenmeli. Denizli ‘de 150 rakımdan başlayıp 1 500 rakıma kadar varan üretim sahalarımız var. Buralarda Muz, portakal, limon dışında tüm ürünleri yetiştirmeniz mümkün. Ama tıbbi aromatik bitkiler, Pazar sıkıntısı olmayan bitkiler.  Özellikle salep denenmeli. Lavanta ve biberiye eken bölgeler var. Çiftçinin aklı gözündedir. Önce görmesi gerekir. O nedenle uygun bölgelerde deneme bahçeleri kurulmalı. Tarıma yapılan yatırım insana yapılan yatırımdır, dolayısıyla kutsal yatırımdır. Geleceği kurtarma adına anında etkilerini gösterecek yatırım. Bundan sonraki yapılacak olan yatırım ve planlamalarda, tarımın en az sanayiye ticarete yaptıkları kadar önemli olduğunu ve birbirinden ayırmadan aynı terazinin güdümünde artıya eksiye düşürmeden olmalı. Bir tarafını güçsüz düşürdüğünde onun etkisi tüm diğer sektörlere alt üst eder. Çünkü birbirine bağlı büyük dişliler gibidirler” diyerek çiftçinin ürün desenini belirlemek için Bakanlığı havza bazlı desteklerini beklediğini, desteklerin bir an önce açıklanmasını istedi. 

ÇİFTÇİNİN UMUDU BAHAR YAĞMURLARINDA
Geçtiğimiz yıl kötü bir sezon geçiren çiftçinin umudu mart ve nisan ayındaki bahar yağmurlarında. 2016 Aralık ayında yağışların çiftçinin yüzünü güldürdüğünü ve özelikle hububat ekimlerini gerçekleştirdiklerini söyleyen Gemici, “Çiftçinin beklentisi buğday, arpa gibi hububatların rekoltesinin artıracak bahar yağmurlarında. Eğer beklenen yağışlar gerçekleşir ise bu yıl hububat için verimli yıl olur” dedi. 

GÜBRE DAĞITIMLARI BAŞLADI
Terör nedeniyle nitrat gübrelerin satışına sınırlı oranda izin verildiğini söyleyen Gemici,  çiftçilere şu uyarılarda bulundu: “geçtiğimiz dönem satışı tamamen yasaktı. Son dönemde satışına sınırlı oranda izin verildi. Çiftçilerimiz, ÇKS sistemini güncelleyip, gübrelerini alsın. Ayrıca, meteorolojik veri istasyonlarından gelen erken uyarı siteminden gelen bilgilere dikkat etsinler. Temizleme budamadan sonra üzerinde vakit geçirmeden bakır uygulamalarını yaparlarsa yeni sezona daha kaliteli ve verimli ürünler yetiştirecek ağaçları hazırlamış olurlar.” 

Editör: TE Bilişim