Denizli Sanayici ve İş Adamları Derneği(DESİAD) Başkanı Ahmet Yavuzçehre,2016’nın iş alemi için ağır yara aldığı bir sene olduğunu söyledi.  Art arda yaşanan terör saldırıları ve 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle Türkiye’de güven sorunu yaşandığını vurgulayan Yavuzçehre, bu dönem gelmesi gereken müşterilerin gelmediğini dikkat çekerek, “Onlar gelmiyorsa biz gideriz. Bizim elimize çantamızı alıp dünyayı kapı kapı dolaşarak, şüpheleri ortadan kaldırmamız gerekiyor” dedi.

PAMUKKALEHABER

STK temsilcileri ile Denizli ve Türkiye ekonomisini, değerlendirmeyi, ekonomik gelişmelerle ilgili yorumlarını sizlere aktarmaya devam ediyoruz.  Denizli Ekonomisinin Nabzı köşemizde geçtiğimiz hafta BASİAD Başkanı Selim Kasapoğlu ile 2016 yılında yaşanan olayların ekonomiye yansımalarını ve iş dünyasının 2017 ile ilgi beklentilerini gündeme getirmiştik. Pamukkalehaber’in bu haftaki konuğu ise DESİAD Başkanı Ahmet Yavuzçehre.

DESİAD’A ÜYE OLMAK O KADAR KOLAY DEĞİL
DESİAD’ın 2005 yılında Gültekin Okay Salgar’ın başkanlığında kuruldu.   Denizli’nin en eski derneği olan, Atatürk’ün devrim ve ilkeleri ışığında Denizli ve Türkiye’nin kalkınıp, çağdaş seviyeye ulaşması yönünde faaliyet gösteren Denizli Sanayiciler, Bankacılar ve İşadamları Derneği’nin(DENSABİD) misyonunu üstlendiklerini söyleyen Başkan Ahmet Yavuzçehre, 155 üye ile faaliyetlerini devam ettiklerini açıkladı.

Üyelerinin, kapasite olarak değil yaptığı işin o inovatif olması, Denizli’ye verdikleri katkı,  ürünlerinin çeşitliliği ve ilkleri gerçekleştiren firmalar arasından belirlediklerini söyleyen Yavuzçehre, “üye konusunda seçici davranıyoruz. Belli bir eleme usulü ile alıyoruz. Üye olmak isteyen dostlarımızı belli süre tanıyoruz. Yaptığı işte öncü olmasını tercih ediyoruz. Yaptığı işte bir orijinallik ve ilk olması gerekiyor. Sektörel çeşitliliği sağlamaya çalışıyoruz. Faaliyetlerimizi katılan üyeleri veya katılacak katılacak üyeleri tercih ediyoruz.  Bu sayede yaptığımız işte katılım ve sosyalleşmeyi maksimum düzeyde tutabilelim” diyerek DESİAD’ı üye olmanın o kadar kolay olmadığını belirtti.

KİŞİSEL GELİŞİM VE ŞİRKET KÜLTÜRÜNÜ ARTIRACAK ETKİNLİKLER
DESİAD’ın kuruluş amacına uygun faaliyetler gerçekleştirmeye özen gösterdiklerini söyleyen Ahmet Yavuzçehre, “Bugüne kadar Denizlili iş dünyasının beklentilerini karşılamak amacıyla etkinlikler düzenledik. Mehmet Salih Başöz döneminde PAÜ işbirliği ile yaptığımız Kıdem Tazminatı ile ilgili çalışma,  bugün kıdem tazminatı konusunda yapılmış en derli toplu kaynaklardan biri. Şu anda bu kaynak kullanılıyor.  Ayrıca, kişisel gelişimleri artıracak veya şirket kültürüne katkı sağlayacak faaliyetlerde bulunduk. Benim dönemimde ise bu faaliyetler devam etti.  Ortak akıl çalışmaları yaptık.  Eğitim faaliyetleri gerçekleştirdik. Üyelerimizin mevcut eksikliklerini gidererek onların açığını kapatma yönünde faaliyetler gerçekleştirmeyi hedef edindik ki, bu sayede iş alemi içerisinde hem çeşitliliğimizi artıralım hem de sosyal bir kuruluş olmanın gerekliliğini üst düzeyde tutma gayret edindik” dedi.

15 TEMMUZ DERNEK ÇALIŞMALARINI YAVAŞLATTI
DESİAD7a iki dönemdir yönetim kurulu başkanlığı yaptığını ve 2017 Ocak’ta yeniden seçime gidileceğini açıklayan Yavuzçehre, “İki dönem Ocak’ta bitiyor. Bu dönemde yapmak isteyipte yapamadığım çalışmalar var.  Bunlardan biri Denizli’nin ‘Rekabet Gücü Analizi’nin çıkarılması idi. Ancak 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle bu çalışma ertelendi. Çünkü, bu süreç içine girince hem kaynak sağlayacağımız kurumlarda,  hem de bizlerde yavaşlama oldu. Geçirdiğimiz travma öyle kolay bir travma değil ciddi bir travma, geçmesi biraz zaman alacak” diye konuştu.

TURİZM VE MERMER SEKTÖRÜ YARA ALDI 
İki dönemdir yönetim kurulu başkanlığını yürüten Ahmet Yavuzçehre, DESİAD’ın faaliyetlerinden, hedeflerinden kısaca bahsettikten sonra, Türkiye ve Denizli ekonomisi ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:

“2016 yılı Rusya krizi ile başladı, art arda yaşanan terör saldırıları ve 15 Temmuz darbe girişimi. Olayların iç içe geçtiği bir yıl oldu 2016. Bundan en çok etkilenen sektörlerin başında turizm geliyor. Dernek üyesi olan otelci arkadaşlarımın aktardığı kadarıyla turizm sektörü ciddi yara aldı. Turizm sektörünün desteklenmesi ve zararlarının karşılanması için siyasetteki dostlarımızla görüşmelerimiz oldu. Bunların desteklenmesi ve zararlarının karşılanması gerekir.

İhracat odaklı firmalar çok fazla etkilenmedi. Çünkü siparişlerini geçtiğimiz yıldan almıştı. Ama ev tekstili, mermer ve mermere bağlı gelişen makine imalatı sektörü, 2016’daki gelişmelerden en çok etkilenen sektörler oldu.

2016 KAYIP YIL OLDU
Sektörel olarak değil Türkiye genelini ve tüm sektörleri dikkate alacak olursak 2016 kayıp yıl oldu. Belli yaralar aldık. Ama Denizli çok krizler gördü. Bunun üsttesin den gelir diye düşünüyoruz. Çünkü 2009’da yaşadıklarımız, ülkenin genel yaşadığı problemleri biliyorsunuz,  finansman araçları kullanmada daha bilinçlisiniz. OHAL bittikten sonra normale dönüldüğünde sanırım yeniden toparlanma olacaktır.

DENİZLİLİ İŞADAMLARI KRİZE KARŞI DAHA GÜÇLÜ
Denizlili işadamlarının yaşanan bu krizi de atlatacaktır. Ben krize alışık demeyeceğim ama daha güçlüdür. Yurt içi piyasalarda stresler yaşanıyor. Buna rağmen işsizlik yaşanmıyor, kalifiyeli eleman arayışımız devam ediyor.  Şuan her gün yeni bir gelişme yaşanıyor.

TÜRKİYE ARTIK NORMALE DÖNMELİ
OHAL nedeniyle bazı şeylerin aksadığını görüyoruz. OHAL devam ederse iş yapmamızı engel olabilir. Biz bunun tedirginliğini yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz süreçte Denizli geçtiğimiz dönemlere göre daha güçlü değil. Denizli’nin ihracat yaptığı tüm ülkeler içlerine kapanmaya başladılar. Türkiye’nin ihracata dayalı büyüme modelinden başka bir büyüme alternatifi yok. Eğer ihracatta 2023 hedefine ulaşmak istiyorsak, daha dinamik ve daha uzlaşıcı bir dille iş yapmamız gerekir.

BİZLER ARTIK AB’Yİ TARTIŞMAMALIYIZ
Son dönemde yaşanan Avrupa Birliği ve Şangay 5’lisi gibi tartışmalar çok gereksiz tartışmalar. Biz artık AB’yi tartışmamalıyız. Biz bu tartışmayı 1923’te bitirdik. Bir daha tartışılacak bir durum olduğunu sanmıyorum.  Cumhuriyet kurulduğu seneden sonra artık biz batılı bir ülkeyiz. Şangay 5’lisi AB’nin bir alternatifi olamaz. Ancak ticaret anlamında bizim elimizi güçlendirecek her faaliyeti de destekleriz. Türkiye’nin AB üyesi olup olmaması önemli değil. Önemli olan demokratikleşme, hukukun bağımsızlığı, basın özgürlüğü, güçler birliğinin birbirinden ayrılması gibi konuları şüphe duyulmayacak şekilde gerçekleştirmemiz bizim görevimiz, burası batı ülkesidir. Basının özgür olduğu gazetecilerin tutuklanmadığı özgür bir ülke olmak mecburiyetindeyiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin demokrasinin vazgeçilmezleri olduğunu bilmemiz ve bizim bunları sahip çıkmamız unutmamamız gerekiyor. AB’ye üye olmak bir sonuçtur. Ama ihracatın en büyük pazarı Avrupa’dır. Avrupa ile problemlerimizi çözmek zorunda ve uzlaşmacı politika üretmekten başka çaresi yok.

DOLAR BİZİ ENDİŞELENDİRİYOR
Yurt içi piyasalarla iş yapmak çok zorlaştı. Firmalar ödeme zorluğunu içindi.  Kur dengesi hergün değişiyor, yeni sezon geliyor ne yapacağımızı bilmiyoruz. Bizler enflasyonsuz, standart, planlanabilir bir ekonomiye alıştık. Dolar’ın artışı bizlere 90’lı yılları hatırlatıyor. 90’lı yıllara dönüyorsak bu bir telaştır böyle bir şey istemiyoruz. 

DENİZLİLİ İŞADAMLARI KRİZE KARŞI DAHA GÜÇLÜ
Denizlili işadamlarının yaşanan bu krizi de atlatacaktır. Ben krize alışık demeyeceğim ama daha güçlüdür. Yurt içi piyasalarda stresler yaşanıyor. Buna rağmen işsizlik yaşanmıyor, kalifiyeli eleman arayışımız devam ediyor.  Şuan her gün yeni bir gelişme yaşanıyor. Basından takip edersek kötü. Ama işlerin realist kısmına gelirsek iş adamlarına çok önemli görevler düşüyor. 

Bizler şehrin işadamları olduğu kadar uluslararası işadamlarıyız. Avrupa’nın her yerine, bugün topraklarında savaş olan ülkelerle iş yapan işadamlarımız var burda. Kablo, turizm sektöründen arkadaşlarımız bu ülkelere gidiyor. Bizlere düşen görevse, Türkiye’nin güvenli bir ülke olduğunu herkesi anlatmak olacaktır. Anlatıyoruz da.  Misyon edinmiş insanlar olarak bunların üstesinden gelmek için çalışıyoruz. Siyasetinde bizlere yardımcı olmasını bekliyoruz.

2017 BU ŞARTLARDA OLUMLU GEÇMEZ
2017 yılı ile ilgili karamsar bir tablo var.  Bizler şu an fiyat vermiyoruz. Verdiğiniz fiyatlar değişiyor satın aldığınız hammaddenin fiyatı değişiyor, kur her gün değişiyor, bilançolar değişiyor.  Mal sattığımız yurt dışı müşterilerimizden paralarımızı alamamaya başladık.  Vadeler çok uzuyor. Bunlar ağır yüklerdir. Hala kalifiye çalışan bulma zorluğu içindeyiz. Çıraklık Eğitim’in kalkmasından dolayı  bizler yeni işgücü bulmakta zorlanıyoruz. Sipariş alsak bilme iş gücünü bulama sıkıntısı yaşıyoruz. 2017 bu şartlarda olumlu geçmez. Ama ilişkileri hızlı düzeltip tekrardan güven sağlamamız gerekir. Ben biran önce normalleşmeye dönmemiz gerektiğini düşünüyorum.

İŞ DÜNYASI SİYASİLERDEN NE BEKLİYOR?
2017 senesinde siyasiler, tüm komşularımızla ilişkilerimizi düzeltip istikrarı sağlanması gerekiyor. Şuan savunmasını kurmaya çalışan bir ülkeyiz. Suriye ile ister istemez taraf olduk. Bunları tartışmak yerine Rusya ile Avrupa ile ilişkilerimizin yeniden eski düzeye getirecek derecede ilişkilerin güçlendirileceği çalışmaların başlanması gerekir.

TEŞVİKLER NETLEŞMELİ
İçinde bulunduğumuz durum, bizlerin işlerimizi büyümede ve planlama yapmamızda engel teşkil ediyor. Siyaset yapıcı dostlarımız yeni tarımlarla ilgili teşviklerden bahsetti. Bunu bir an evvel net bir şekilde ve yatırımların tekrardan başlatılması için ne gerekiyorsa acilen hayata geçirilmesi gerek. 

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, müjdeler verdi. Bunlar heyecan verici müjdeler. Biz bunları biran evvel kullanmak istiyoruz. 2017 yılında geriye gitmeyelim yerimizde duralım.

BUGÜN KAPI KAPI DOLAŞIYOR OLMAMIZ LAZIM
Denizli ekonomisinin gelişmesi ve mevcut durumu az zararla atlatabilmek için iş dünyasına dra önemli görevler düşüyor. Biz iş adamları güven bağımlısıyızdır.  Güvenirse yatırım yapar güvenmez ise yapmaz. Bugün sadece siyasi ve askeri bir savaş vermiyoruz. Ekonomik olarak da bir savaş veriyoruz. Bugün yatırım yamak zorundayız. Bugün yeni iş imkanları yaratmak zorundayız. Bugün hiç durmadan çat kapı dünyayı kapı kapı dolaşıyor olmamız gerekiyor. Belki eskiden gülerek karşılayan yüzler bugün gülerek karşılamayacak, böyle bir risk var. Ama buna rağmen bizler yılmadan vazgeçmeden kendimizi ülkemizi tanıtmayı devam edeceğiz. Yeni müşterileri içeri sokup eski müşterilerin de güvenlerini tazelememiz gerekiyor. Burda oturmamalıyız daha çok Avrupa’da, Amerika’da, Rusya’da neyse pazarımız oralarda olmalıyız.

TRAVMAYI İŞBİRLİĞİ İLE ATLATACAĞIZ
Herkese Allah kolaylık versin ama bir şekilde bizim bu gemiyi yürütmemiz gerekiyor.  Bu ülkenin kurumların güçlendirilmesi gerekiyor sarsıldık.  Hepimiz sarsıldık, travmayı bence bir şekilde atlatıp el birliği ile ekonomiye odaklanmalıyız. Bunu Denizli başarır. Denizli özelinde siyaset, iş alemi ve yerel yönetimler birbirine çok yakın. Denizlili milletvekillerimiz bizlere bir telefon kadar yakın. Çok rahatlıkla ulaşıp sorunlarımızı anlatabiliyoruz. Ayrıca Denizli’nin platformu gibi güçlü bir oluşumu var. Sorunlarımızı burada çok rahatlıkla tartışıp, çözüm yolları arıyor, koordineli çalışabiliyoruz. Siyasilerle iş adamlarının bu kadar el ele olduğu başka şehir yok.  

YATIRIMI ERTELERSEK 2018’İ DE 2019’U DA KAYBEDERİZ
İş adamı risk alan insandır. Bu görev tanımında vardır. Eğer biz risk almaz, yatırım yapmaz isek, 2018, 2019’u da kaybederiz. Bugünden itibaren çalışmalarımıza, yatırımlarımıza ve özellikle katma değeri yüksek ürünler üretmeye başlamalıyız. Özellikle Ar-Ge çalışmalarını erteleme gibi bir lüksümüz yok. Normal bir durum söz konusu değil .

BU ÜLKE YANGIN GÖRDÜ
Evinde yangın çıksa, evinde oturursun ve temizlemeye başlarsın yavaş yavaş. Nedir başka çaren yoktur. Bu ülkede 15 Temmuz’da yangın gördü. Hepimiz elimize bezi alıp yavaş yavaş evimizin önünü temizlemek zorundayız. Bun yalnızca siyasiler yapamaz, işadamı yapamaz. Siyasetçilere biz yardımcı olmaya çalışıyoruz. Onlarda bizim iş yapmamıza yardımcı olmaya çalışacaklar, önümüzü açacaklar. Bu gemi su alırsa hepimiz batarız.

ALT YAPI ÇALIŞMALARI BİTSİN BAŞKA BİRŞEY İSTEMİYORUZ
Denizlili iş adamları olarak yerel yönetimlerden istediğimiz tek bir şey var. O da artık şu alt yapı çalışmalarının bitmesi. Çok ciddi alt yapı çalışmalar yapılıyor ama aynı yer iki üç kez kazılınca biz üzülüyoruz. Maliyetini bu şehir ödüyor, gördükçe bizi üzüyor. Bir koordinasyon içerisinde çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Bir kerede bu işlerin bitirilmesinin bir yolu vardır mutlaka.  Onlar içinde bu işler zordur ama yönetici olmak zoru yönetmektir. Yönetemeyecek insanlar gelmesin, orda oturuyorlarsa da bunun hakkını versinler.   

Editör: TE Bilişim