Denizlim Meserret Buluşmalarının 36.’sını Danıştay ve YSK üyesi Yunus Aykın’ı konuk ederek gerçekleştirdi.

Denizlim Kültür ve Dayanışma Derneği geleneksel buluşması olan “Meserret Sohbetleri”nin 36.sında Danıştay ve YSK Üyesi Denizlili Yunus Aykın’ı konuk etti.

Kalkışmanın 5. Ayında “15 Temmuz ve Sonrası” konu başlığı ile gerçekleşen sohbet öncesinde 15 Temmuz ve sonrasındaki terör saldırılarında şehit olan kahramanlar için Fatiha okundu. Süreç ve sonrasında yaşananları aktaran Yunus Aykın, Türk  milletinde vatan sevgisinin genlere işlediğini belirtti. Aykın, “İşler sarpa sardığında hepimiz farklılıklarımızı bir yana bırakarak aynı bayrak altında toplanabiliyoruz. Önemli olan aynı olmak değil, asgari müşterekte birleşebilmektir. Bu zaten bizde vardı ama kaybettiğimizi sanmıştık. Ama öyle değil. Bitmeyecek de. Bitmemesi çok normal” dedi. Yakın tarihin en büyük siyasi kırılmasının 15 Temmuz olduğunu dile getiren Aykın, “üst akılların hedefleri sadece Türkiye değil. Hedef aslında islam dünyasıdır. Çünkü yönünü Türkiye’ye dönmüş, Türkiye’ye bel bağlayan pek çok mazlum ülke var. Kartlar yeniden karılıyor ve Türkiye ‘hayır’ diyor. Bir toparlanma sürecine girildi. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dedi. Türkiye’yi durdurmak için bir iç savaş çıkartmak istenildiğini belirten Aykın, konuşmasında şunlara değindi.

“Kargaşa çıkarmak onların en çok arzuladıkları şeydi. Ancak o gece milletin azmi, çabası ve doğru bir liderlik bize o geceyi atlattı. 15 Temmuz’dan sonuç alamayanlar başka yolları denemeye başladılar. Güneydoğuda ayaklanmalar vs. Olumlu bir şey oldu aslında. bu da bize bir beka sorunumuzun olduğunu ve bu yönde çözüm aramaya yöneltti.

Ülke böyle tehdit altındayken, Türkiye’nin siyasi boşluğa tahammülü yok. İstikrara ihtiyacı var. Bu yüzden taassup yerine liyakate önem verilmelidir.

Bu nedenle  din ve devlet işlerini birbirine karıştırmamalıyız. Devlete alımda, devlete sadakat ve devlet sevgisi arayacağız.

Biz hatalarımızdan ders almalıyız. Bu da 15 temmuzdan sonra idrak etmemiz gereken şeylerden biridir. Bizim tercihimizin aidiyetler değil kabiliyetler olması gerekmektedir. Bu da artarak devam etmelidir. Böylelikle çok kısa sürede yaralarımızı toparlayacağız. Ama bu hainliği de unutmayacağız.”

 

 

Editör: TE Bilişim