Bize Kendinizi tanıtırı mısın? Bu mesleğe nasıl başladınız?

İsmin Harun Bahar. Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nde 10 yıldır çalışmaktayım. İlk başlangıç yerim İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi. İstanbul İtfaiyesi’nde 3 yıl itfaiye eri olarak çalıştıktan sonra kendi memleketim olan Denizli’ye itfaiye eri olarak atandım. 7 yıldır da Denizli İtfaiyesinde hizmet vermekteyim. Denizli İtfaiyesi’nde ilk olarak  itfaiye eri olarak başladım. İstanbul’daki bilgim ve tecrübem nedeniyle büyüklerimiz bizi itfaiye eğitim birimine layık gördüler. Burada da arkadaşlarımıza eğitim konusunda yardımcı oluyoruz.

İtfaiye mesleği nasıl bir meslektir? İtfaiyeci neler yapar?

İnsanlar itfaiye araçlarına baktıklarında, itfaiyecilerin sadece yangın söndürdüklerini sanır. Ama itfaiyecilerin ilk başta en temel görevi hayat kurtarmaktır. Sadece insan hayatı değil, tüm canlıların hayatını kurtarmak yangın söndürmekten önce gelir. Günümüzde teknolojiyle beraber, insan hayatının tehlikeye girdiği her yerde Denizli İtfaiyesi, itfaiyeciler iş başındadır. Kısaca çalışma alanlarımızı sayacak olursak ise; sel baskını, doğal afetler, trafik kazaları, yangın,arama kurtarma  ve  özel bir birimimiz daha var. Denizli’de su altı arama ve kurtarma ekibimiz var. İnsanlara dediğimiz zaman,’’bizde deniz mi var?’’ diyorlar. Göller bölgesindeyiz, çok fazla göl ve baraj var. Yılda maalesef bununla alakalı 2 çocuk hayatını kaybediyor. Bu yüzden bu tür vakaların önlenmesi için dalgıç ekibmiz yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Denizli’de  gün geçtikçe yangın istatistikleri düşmekte, azalmakta.  Çünkü eğitim birimi ve yangın önleme birimi doğru çalışmakta ve Denizli’deki yangın vakaları düşmekte. Ama maalesef trafik kazalarında bu rakamları yakalayamıyoruz. Sebebi ise  insan sayısıyla birlikte araç sayısı da artıyor. Trafik kazaları artarken yangın olayları azalıyor. Bu eğitim ve yangın önlemenin geri dönüşü. Yılda sadece 3 bin 862 tane daire yangını, ev yangını dediğimiz yangınlar meydana geliyor. Onun dışında Denizli İtfaiyesinin yılda vaka sayısı her sene olarak düşmekte.

Bu mesleği yapmanın zor ve güzel yanları nelerdir?

Mesleğin zor yanlarından bir tanesi insanların zor durumlarını görmek. Özellikle yaş ayırt etmeden bu acil durumun içinde bulunabiliyorsunuz. İnsanların bu zor durumlarını görmek psikolojik olarak itfaiyeciyi etkiliyor, yıpratıyor. Bununla birlikte itfaiyeciler ilerleyen yıllarda çeşitli psikolojik sorunlar yaşamakta. Yani insanı illaki yıpratıyor. İnsanların zor durumda olduklarını görmek, bağırışlar, hayatını kaybetmeleri itfaiyecinin gözünün içine bakarak oluyor. Bunları görmek insanı derinden etkiliyor. İkinci ise gerçekten fiziksel yeteneğinizin çok kuvvetli olması gerekiyor. Çünkü tamamen beden olarak çalışmaktasınız. Olaya müdahale sırasında belli bir kondisyona, güce sahip değilseniz müdahale zorlaşıyor. Kendi çalıştığınız arkadaşınızı ve kurtaracağınız insanı zora sokarsınız. O yüzden itfaiyeci arkadaşlar kondisyonlarına ve fiziki güçlerine çok dikkat etmek zorunda.

Güzel yanları da var tabii ki. Her meslekte maddi doyumluluk çok önemli ama, bir insanı kurtarmanın, bir canlıyı kurtarmanın manevi yanını aldıktan sonra maaş emin olun ikinci plana düşüyor. İnsanlara yardımcı olmanın tadı başka hiçbir şeyle değişilmez. En güzel tarafı da bu.

Bu meslek sevilmeden yapılacak bir meslek mi? Siz severek mi yapıyorsunuz?

Tabii ki. Ben bu mesleği çocukluk yıllarımdan beri istiyorum diyemem, sonradan tanıştım bu meslekle. Nasip böyleymiş ama, nasip oldu derler ya. Bir daha dünyaya gelsem yine itfaiyeci olurum ama. Birçok itfaiyeci arkadaşımın da bu şekilde düşündüğüne inanıyorum. Zaten fiziksel şartlar, bulunduğunuz ortam, işyerinin koşulları bellidir. Mesleki tadı almayan arkadaş, sevmiyorsa bu işi yapamaz. Kendi arkadaşlarımız içinde de görüyoruz ki, aramızdan ayrılan arkadaşlarımız oluyor. Gerek fiziksel olarak yeterli düzeye ulaşamıyor, gerekse psikoljik olarak itfaiyeciliği kaldıramıyor, ya da kendilerine göre sebepleri oluyor.

Bu mesleği yaparken unutamadığınız bir anınız var mı?

Bu mesleği yaparken çok fazla olayla karşılaştım, çok fazla olaya müdahale ettim. Tabii ki unutamadığım olaylar çok fazla. Size unutamadığım şöyle bir olayı anlatayım; bir tane kız çocuğu trafik kazası geçirmiş, o beni çok etkilemişti. Hani mesleki duyarsızlık dediğimiz bir olay yaşarız, çoğu zaman olay yerinde insanların zor zamanlarından etkilenmeyiz. Özellikle ambulans ekiplerinde çalışan arkadaşlar da öyledir, etkilenmezler. Kız çocuğunun ayağı kırılmıştı. Kız çocuğuna yardıma gittik. Kendi çabamızda tıbbi bir yardımda bulunduk. Bulunduğu yerden çıkarttık çocuğu. Çocuk kendindeydi ve bana bakarak,’’abi biz gerçekten yaşıyor muyuz şu anı? Ben rüyada mıyım? Bana annemi çağırır mısınız?’’ dedi. O gün çok etkilenmiştim, uzun süre o denli etkilenmemiştim. Hani birçok insan gözümün önünde hayatını kaybediyor. Ama işte bu tür olaylar etkilememişken bu küçük olay beni çok etkiledi.

Bu mesleği yaptığınız için çevrenizden ne gibi tepkiler, geri dönüşler alıyorsunuz?

İlk etapta olay yerine gittiğimizde çok fazla şekilde sert tepki gösteriyorlar, ‘’geç kaldınız, nerede kaldınız?’’ gibi. Çünkü canı ve malı yanan insanın zaman kavramı farklıdır, farklı işler o anda. Ama acil durum ortadan kalktıktan sonra gelirler bizden özür dilerler, teşekkür ederler, Allah razı olsun derler.

İtfaiyecilik Türkiye’de yeni yeni bir yerlere gelmeye başladı. İlçelerde, beldelerde bilirsiniz, ‘’itfaiye ne iş yapar?’’ dediğinizde yol sular derlerdi. İtfaiyeci oldum dediğimde kendi arkadaş çevrem bile güldüler bana, ‘’itfaiyeci mi oldun?, yol mu sulayacaksın?, baca mı temizleyeceksin?’’ dediler. Çünkü beldelerde itfaiyecilik anlayışı öyleydi. Ama günümüzde büyükşehirle beraber  itfaiyecinin girmediği hiçbir yer yok. Tabi bu bilince sahip olan insanlar, itfaiyeci olduğumu duyunca çok büyük saygı gösteriyor. Özellikle İstanbul’da görev yaptığım sürede, yabancılarla diyaloğa girdiğimizde çok büyük saygıları olduğunu görüyorsunuz. Yani dediğim gibi, bu tamamen itfaiyeciye bakış açısıyla alakalı.

Bu mesleği yapmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Öncelikli olarak İtfaiye liselerimiz var Türkiye’de.  Ön lisans itfaiyeci bölümleri mevcut üniversitelerde ve lisans olarak da acil yardım ve afet yönetimi bölümleri bulunuyor. Bunları bitirebilirler. Her sene 15-16 stajyerimiz gelir bu okullardan Denizli İtfaiyesine. Bu arkadaşları yetiştiririz, sonraki süreç ise KPSS bildiğiniz gibi. Bugün ise hizmet alanı dediğimiz bir kavram var, bu yol ile de müracaat edebilirler.

 Ben bütün arkadaşlara bu mesleği tavsiye edebilirim. Özellikle o gençlik enerjilerini doğru yönlendirebilecekleri çok güzel bir meslek. Zaten manevi tadı hissettiklerinde onlar da bu mesleği bırakmak istemeyeceklerdir.

Bu mesleği yapabilmek için fiziksel olarak kendilerine dikkat etmeliler, kondisyonumuz yerinde olacak. Boy ve kilo oranı çok abartı olmasa da, belli bir kilo ve boya sahip olmak lazım. Son olarak tavsiyem; teknoloji nasıl gelişiyorsa, biz de kendimizi geliştirmeliyiz, devamlı yeniliklere açık olmalıyız.

Bir olaya gittiğinizde trafikte ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz?

Trafikte bize çok yardımcı olan vatandaşlar da var ama genel olarak Denizli’de şu an trafik çok iyi değil. İnsanlar trafikte çok yol vermiyorlar, hatta camdan kolunu çıkartıp bizden bir dakika diye yol isteyen bile var, yol vermek istemeyen var. Telefonla konuşan, araçta yüksek sesle müzik dinleyen var, bu yüzden siren sesini duymuyorlar. Bu durumlar tabii ki bize hep engel. Aslında olması gereken trafiğin fermuar şekilde açılmasıdır. Avrupa’da bu böyledir, kilometreler  boyunca trafik fermuar şeklinde açılır, araçlar sağa ve sola yanaşır, böylece orta şeritten itfaiye olay yerine kolay bir şekilde ulaşır. Biz bazen olay yerine ulaşamıyoruz trafikten dolayı. İnsanlara şunu söylüyoruz her zaman; siren sesini duyduklarında sağa ve sola yanaşsınlar. Böylece orta şerit boş kalacak.

Size gelen ihbarlara baktığınızda, Denizli’de en çok hangi olaylar yaşanıyor?

Denizli’de şu an trafik kazası çok fazla yaşanmakta. Trafikte bu yüzden çok dikkatlı olunması gerekiyor. Bütün itfaiye vakalarının yüzde büyük çoğunluğu akşam saatlerinde meydana gelir. Bu saatler insanların savunmasız kaldığı zamanlar, trafik kazalarında görüş mesafesinin düştüğü zamanlar.

Yangınlara gelecek olursak. Yangınların en büyük sebebi Denizli’de elektriktir. O yüzden elektrikli cihazlara dikkat edilmesi gerekiyor. Mutlaka duvardaki prizden fişin çekilmesi gerekiyor, ondan sonra uyunması gerekiyor. Tabi bu durum her cihaz için mümkün değil ama mesela birçok insan televizyonu kumandadan kapatıyor. Yangınların en büyük sebebi kalitesiz elektronik eşyalar . Tabi bunlar yangın olaylarını yükselten en büyük neden.  Vatandaşlarımızın elektriğe çok dikkat etmesi lazım.

Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nde çalışmaktan memnun musunuz?

Denizli Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi, son yıllarda çok gelişme gösterdi . Ekipman olarak, personel sayısı olarak çok iyi yerdeyiz. Bugün personel sayısı olarak, kişi başına düşen itfaiyeci sayısı olarak birinci sıradayız Türkiye’de istasyon sayısı ve araç sayısı olarak nüfusa ve yüzölçümüne oranla  üçüncüyüz. Bu bizi ilk 5’e taşıyor itfaiye olarak. Çok güzel bir yerdeyiz, sosyal imkanlarımız çok fazla. İtfaiyeciye verilen değer çok çok fazla. Denizli İtfaiyesinde çalışmaktan çok çok memnunum. Özellikle kendi memleketimde hizmet vermekten gurur duyuyorum.

Editör: TE Bilişim