Babama dair… Nisan ayında bir tatsızlık yaşamıştım takipçilerim bilirler. Benimle ilgili kısmı için elbette yasal süreç devam ediyor. Ancak babamı kasıtla sarfedilen iddialara da dava kapsamına girmediği için buradan cevap vermek istiyorum.

Babam Emsan’da kurulduğu tarih olan 1973’den 01.01.1991 tarihine kadar çalıştı. Hatta geçmiş sigortalılıkları ile birlikte emekliliğe de orada hak kazandı. Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Akademisinde okurken çalışmak zorunda da kalmış ve bu sebepten benim öğrenciliğim esnasında bana “şehir dışına gönderebileceğim imkânım yok” demişliğine rağmen sıkça arkadaşlarımı gözetmemi, ihtiyacı olduğunu gözlemlediğim arkadaşlarım için karşılığını veya geri ödemesini beklemeksizin destek olmamı telkin etmiş biridir. Çünkü şehir dışında okumak zordur. Bir seferinde teknoloji böylesine hızlı olmadığı için köyden gelen parasının geciktiğini ve bu sebeple de kimseye bir şey diyemediğini de anlatır. Kendi damdan düşmeyen anlayabilir mi? Ben düşmüştüm ama neyse geçti de demeyen bir adamdır benim babam.

1980’li yıllar Emsan için hızla büyümenin gerçekleştiği yıllar olarak geçerken benim için özellikle de Kasım ve Aralık aylarında akşam biz yattıktan sonra eve gelen ve sabahleyin de evden erken çıkan, bu nedenle Pazar günlerini iple çeken bir çocukluk dönemidir. Özverili bir adamın özverisi sadece kendinde değil, aynı zamanda çocuklarında ve ailesinde de gözlenmektedir.

İflasından yıllar sonra Kayhan mevkiindeki Emsan’ın arazisinin önünden geçerken buğulanmış gözleri ile “ne emekler vermiştik”tir babamın dilindeki. Evlat gibidir onun için. “Bu çocuğun sahibi biziz, geleceği hakkında da bir karar veririz” denildiği için ayrılmayı yeğlemiş, günün koşullarında yaşam seviyesi açısından daha zorlanacak ve bu sebeple yaklaşık 1,5 sene sonra “kızım, şehir dışına gönderebilecek imkanım yok” diye Lise son sınıfın en başında açık açık söyleyecek biridir. Şirketler de doğar, büyür ve ölürler. Tıpkı insanlar gibi, kimi uzun yıllar yaşar, kimi de henüz 25. Senelerinde. Doğumunda vardı, büyürken şahit olduk hepimiz, ama öldüren babam değildi, Emsan’ı!

Babamla ilgili bir anıyı paylaştığımda babama dair;

1. Senin baban yönetici değil, orada bir muhasebeci idi

2. Baban zenginliğine zenginlik katarken, Emsan battı

İle başlayan çok ciddi iddia ve iftiralar atıldı. Buna ispat olarak 100 şahit getirileceği de söylendi. Elimin varmadığı ithamlar da cabası.

Sadece bu iki iddianın belgeleri ile birlikte cevabını vereceğim ki ailemin onuru, gururu, itibarı ile oynamaya kalkanlar bilsinler ki gurur duyduğum bir babam var. En büyük gururum da bize haram lokma yedirmemesi.

1. 12 Şubat 1992 yılında Denizli 4. Noterliğinden 4874 kayıt numaralı ihtarname 19 nüsha olarak düzenlenerek 17 adet bankaya, 21 adet şirketin kefilliklerinden çekilme ihtar ve ihbarnamesidir. Neden ayrıldıktan 1 sene sonra çekmiş denilebilir. “Şirket itibarını düşünerek 1 sene bekledim ve bu sürede “beni kefilliklerden düşürün” diye haber gönderdim. Ancak onlar herhangi bir işlem yapmayınca ihtarname çekmek zorunda kaldım” diye açıklıyor, babam. Ha evet sıradan bir muhasebecinin 21 şirket için kefilliğini 17 adet banka da kabul eder zaten. (Bakınız Fotograf 1 ve 2)

2. Babam zenginliğine zenginlik katarken, bir ev sahibi olamayacakken türü ifadelere de elbet cevabım var. Yönetici statüsünde çalıştığını 1. Maddede ispatladığımıza göre iki evi olmasının abes bir yanı olmadığına kanaat getirilmiş olsa gerek. Babam ayrıldıktan ve ihtar çektikten sonraki Emsan’ın durumuna bir bakalım:

Akademik bir çalışma; (http://dergipark.gov.tr/download/article-file/5596) , Berna Kocaman, Hisse Senetlerinin İlk Halka Arzında Düşük Fiyatlandırma, sayfa 6, 8 Kasım 1993’de yeni hisse olarak çıkan Emsan hisseleri 7200 TL’den, hafta sonu olan 12 Kasım 1993 tarihinde ise 10700 TL’den kapanmıştır. Böylelikle bir haftada H,61, yıllık olarak da 3,05 getiri ile akademik literatüre geçmiştir. Ki yıl denilen de bir yıl değil 1994 yılının Ocak ayıdır. Milliyet gazetesinin arşivinden 02 Ocak 1994 tarihli ekonomi sayfasına bakıldığında o günkü işlemlerde en düşük rakam 17000 TL en yüksek rakam da 19000TL’dir. Hisse senetleri 2 ayda 3,05 gelir getiren bir firmanın batma sebebi olarak 1,5 sene önce 1992’de ihtarname çekmiş bir çalışanın suçlanması ne derece akla sığar, düşünmek gerek.

Hal böyle iken, kimin ne dediğinin önemi sadece bugün için var! Allah’a şükür ki, kendimizi biliyoruz. Kendini bilen, “tutamayacağın sözü verme” diyen, “az olsun temiz ve helal olsun” mücadelesinde, her daim arkamda duran bir adamın kızıyım. O’nun kızı olmaktan da sonuna kadar gurur duyuyorum. Böyle de biline…