Hep deriz ya birkaç kişi kaldık bu hayatta birbirimizin kıymetini bilelim. Haklısın der gibi kafamızı sallarız düşüncelere dalarak. En az bir kişi dokunmuştur gönlümüze ve hasar vermiştir teknemize. Her hasardan sonra sıkı bir tamiratla devam ederiz. Anlaşılmasın diye de boyarız sürmeleriz ve saklarız bizde kalan kırgınlık izlerimizi.

İzlediğimiz korsan filmlerinde eli kancalı kötü kaptan ve tayfaları heyecan verir bize. Küçük teknemizde ilerlerken filmlerden tanıdığımız gibi sanırız, kuru kafa bayrağı olacak deriz ve bir sürü bildiğimiz özellikte sanırız korsanları.  Durağan standart hayatımıza renk ve heyecan getirecek sanırız. Sanki yapabilecek gibi kaptırırız kendimizi gönül korsanlarının heyecanlı aksiyonuna. Ama gönül korsanları duygusuz, gaddar oldukları kadar bunu kamufleetmede de ustadırlar. Yok deriz ben hep iyilik yaptım, iyi insanım bana zarar vermezler.

Sonra gördüğümüz her tekne ve ya gemiden kaçar oluruz. Bazen görünmemek için ışıklarımızı bile kapatırız. Deriz şu koylar şu limanlar daha sakin orada demirleyeyim. Açık denizler onların olsun, benim teknem o dalgalarla başa çıkamaz diye söyleriz kendimize. Ama filmlerde sakin, güzel, huzur verici ve güvenli denizlerden,koylardan bahsedilmez. Sanırız ki illa dalgalar olmalı mücadele vermeliyiz, aksiyon olmalı heyecan yaşamalıyız.

Ve böylece zarar görmekten çekinen ama güzellikler de yaşamak isteyen gönül tekneleri hayatlarına devam eder gider.  Kim korsan kim değil anlamak için tecrübelerimize ya da çevremizdeki dostlarımızın görüşlerine kulak veririz. Bizden çalacakları bir gönlümüz, o gönül ile beslenmek isteyen aç korsanlar ve sanırız ki hayat bize hep bunu sunar.

İşte biz bu ürkek, kırılgan düşüncelerle yaşamaya alışır ve kabulleniriz. En kötüsü de yapacağımız tamiratlar için her türlü teçhizatı ilkyardım çantası gibi hazırda bekletmemizdir. Suçun hep korsanlarda olduğunu ve kendimizin de kurban olduğunu düşündüğümüzdendir yaşadıklarımız. Batan veya su alan gönül teknelerinin kanıksanmış görüntüleri de aradığımız ispattır düşüncelerimiz için.

Korsanların ne kadar zavallı hayatlar yaşadığını, bizim huzurumuzu, içten duygularımızı ne kadar dileseler de yaşayamayacaklarını düşünmeyiz hiç. Onların bize yansıttıkları renkli ve heyecanlı ama bir o kadar gaddar ruhsuzluklarının içinde görmediğimiz acınacak hayatlar yaşadıklarıdır. Bunu kavradığımız gün ise korsan olmadığımız için ne kadar şanslı olduğumuzu öğreniriz.

Güçlenip, korkularımızı yenip tamir araçlarımızı, bakım ve donanım araçlarıyla değiştirmek ve en güzel denizlerde özgürce dolaşmayı başarmak seçeneği, gözümüze inen perdenin ortadan kalkmasıyla hayat bulur.

Peki ya diğer tekneler? Onlar da bakış açılarını değiştirebilecekler mi? Gönül teknelerimiz batıyor! Acınacak hayatların bize yaşattığı üzüntüleri gönüllerimizde taşıyoruz. Atın yüklerinizi denizlere, temizlenin korkularınızdan ve yaşadıklarınızdan. Bir hiç uğruna denize kabahat bulmayın!