İki binli yıllara umutlu girmiştik.

Koalisyon ortakları uyumlu görünüyorlardı.

Denizli, 90 lı yılların ekonomik sıkıntılarından çıkıyordu.

İlgisiz kişiler girdikleri tekstil sektöründen çıkmak zorunda kalmışlardı.

Bu iş, bilen insanların eline kalmıştı.

Her şey iyi gidiyor derken, 21 Şubat 2001 de o meşhur Anayasa kitapcığı fırlatılmıştı.

Çıkan siyasi krizin, ekonomik krize dönüşmesi uzun sürmemişti.

Faizler % 7000 seviyesine dayanmıştı.

Çare olarak dünya bankasından Kemal Derviş getirilmişti.

Koalisyon ortakları, 3 Kasım 2002 tarihi için genel seçim kararı almışlardı.

Bu karar tarihi bir karardı.

Hükümeti yönetenler baraj altında kalmış, Ak Parti üçte iki çoğunluğu kazanmıştı.

4 Kasım'a Türkiye farklı uyandı.

Siyasetin tüm dengeleri değişmişti.

Yerel seçimlere kadar hızlı bir icraat dönemi başlamıştı.

Denizli- Aydın arası yolun duble olma çalışması hemen başlamıştı.

Sağlık alanında yapılan iyileştirmeler takdir topluyordu.

Ali Aygören başkanlığında ulaştığımız 2004 yerel seçimlerinde Nihat Zeybekci zaferi ile çıkmıştık.

% 52 lik oy oranı büyük başarı ve güvendi.

Denizli'nin alt yapı sorunu hemen masaya yatırldı.

Büyük yatırımdı, ama ihtiyaçtı.

Hemen başlanıldı.

Alt yapısı tamamlanan sokakların üst yapısıda yenileniyordu.

Denizli yeni bir çehre kazanıyordu.

Denizli'de her şey yolunda giderken ülkemiz de de sakin bir süreç yaşıyorduk.

Taki 2007 yılına gelinceye kadar..

Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde o meşhur 27 Nisan açıklaması gelmişti.

Her şey bir anda belirsiz bir hal almıştı.

Neyse ki sağ duyu hakim olmuş, alınan erken seçim kararı ile olay geçiştirilmişti.

Ama…

Yaşanan bu durum sanki sıkıntılı sürecin başlangıcı olmuştu.

Dünyada yaşanan ekonomik durgunluk ülkemizi de etkilemişti.

Gezi olayları ile hükümet düşürülmeye çalışılmıştı.

Hiç bitmiyordu.

Ergenekon, balyoz sıkıntıları daha bitmeden Mit’e operasyonlar ortaya çıkarıldı.

Bitmiyordu.

Arkasından 17- 25 Aralık fetö yapılanmasının çirkin oyunlarına şahit olduk.

Ve nihayetinde 15 Temmuz hain darbeyi yaşamış 251 şehit vermiştik.

İki binli yıllar o kadar dolu ki..

Büyüyen gelişen Türkiye üzerine oyun üzerine oyun, kumpas üzerine kumpas kuruluyordu.

Büyük ihanetler ülkemiz için tezgâhlanıyordu.

Ülkemiz adeta ayakta kalma mücadelesi vermiş ve bunu başarmıştı.

2020 li yılların eşiğine geldiğimiz bugünlerde 40 yılı geride bıraktım.

Dolu dolu demenin çok yetersiz kalacağı bir süreçti.

Her anı mücadeleyle geçmiş bir kırk yılın:

80 li yılları harika, 90 lı yılları sıkıntılı..

2000 li yıları anlatılamayacak kadar ülkemiz üzerinde oyunların yaşandığı yıllardı.

Denizli 40 yılda çok büyüdü.

Gelişti, modern büyük bir şehir haline geldi.

Gençliğimi, orta yaşımı yaşadığım bu şehri hep çok sevdim.

Burada doğmadım.

Ama burada büyüdüm.

Kalan ömrümü de burada tamamlamak istiyorum.

40 yıl önce çok sevmiştim.

Bugünde çok seviyorum.

Duam: hep büyüsün, gelişsin Denizli.

Çünkü buna layık.

Her şeyin En İyisine Layık..