Hayatımızın bir yolculuk olduğu ve her bir insanın kendine ait olan çok farklı yolculukları olduğu, hatta belki de her insanın kendine ait yollardan ilerleyerek gittikleri bir yolculuk olduğunu düşünenlerdenim ben. Bu öyle bir yolculuk ki, kimine göre çok hareketli belki çok güzel ama bir o kadar da kısa, kimisi için ise bir türlü bitmek bilmeyen ve meşakkatli bir yolculuk olabilir…

Yolculuk için öncelikle yol gereklidir. YOLLAR; o kadar farklıdır ki o yollar herkese göre değişir. Kiminin yolu oldukça düz tam bir otoban misali, kimininki ise, girintili çıkıntılı dik bir patika olabilir. Bazılarının yolu manzaralı etrafı çiçeklerle bezeli bir yolken, kiminin ise oldukça taşlı, dikenli, çukurlar ve engebeler içinde bir yol olabilir, hatta bunlar yetmezmiş gibi bir de çamur, belki de balçık içinde bir yol olabilir…

Bazı yollar vardır ki gittikçe gitmek istersiniz; Önünüzde, baktıkça içinizin açıldığı, uçsuz bucaksız bir deniz manzarası, üstünde ise sizinle sohbet etmeye çalışan, martılar, sizi alır nerelere götürür bilinmez…

Zaman; Aslında yolculukta zaman da oldukça önemlidir. Bahar, hava güzel ve size göre tam da zamanında olan yolculuğun da tadına doyum olmaz. Ama bir de kar kış ve sizin de pek hazır olmadığınız zamanda ve kötü havadaki yolculuğun zahmeti bir tarafa, pek keyif de vermez insana…

Bir de bu yolculukta size eşlik edenler vardır veya yoktur…

Bu da tamamen bir tercih meselesidir. Kimi insan vardır ki yanında birisi olmadan yapamaz, her şeyini sürekli paylaşmak ister. Duygularını, yaşadıklarını, sevincini, derdini, tasasını, bir fincan kahvesini her şeyini ama her şeyini paylaşmadan yapamaz. Bazıları ise paylaşmak tamam, onlarında hoşuna gider ama buna bir sınır koyarak kendi özel alanları da olsun isterler. Ama kimisi de vardır ki, onlar her yaşadıklarını tek başına yaşamak ister, “kartallar yalnız uçar misali” belki de istemez fakat kimselere de hiçbir şeyini hissettirmezler. Bir de hiç unutulmayanlar, (sizi tanıyan veya sizden haberi bile olmayan) hiçbir zaman yanınızda olmasa da hatta belki de olması bir hayal olsa bile sürekli sizin benliğinizde olanlar vardır…

Bazıları da vardır ki siz onları yalnız zannedersiniz, onlar yalnız görünür belki ama aslında, kalabalığı yaşarlar. Yalnızca insan değildir onlar için yol arkadaşı olan. Arkadaşın niteliğinden ziyade onlarla olan paylaşımları önemlidir onlar için. Bu arkadaş doğadaki herhangi bir canlı olabilir. Bir kuş, bir kedi, bir çiçek, böcek bir köpek veya herhangi bir varlık olabilir...

Öncelikle insan yolculuğun ilk başlarında kendini çok iyi tanımalı ve ne istediğini iyi bilmelidir…

Sonra da yolu, yolları çok iyi analiz edebilmeli, kendi yolunu kendisi evet yalnızca kendisi çok iyi düşünerek seçmelidir…

Eğer kendini iyi tanıyor ise o yolculuğa çıkmadan önce mutlu, keyifli ve sağlıklı bir yolculuk yapabilmek adına bütün önlemlerini alarak yola çıkar. Bir arkadaş istiyorsa, o yolculuğu iki kişi ya da daha kalabalık düşünüyorsa en keyif alacağı, birlikte gülüp, birlikte ağlayabileceği, en samimi ve en çok ortak noktaları olan kişi veya kişiler ile yola çıkmak ister. Ya da manzarayı seyrederek kafa dinlemek, düşünmek, kendi iç sesi ile sohbet etmek isteyebilir, o zaman tamamen kendisiyle baş başa kalmak en güzelidir, bir kişi bile olsun istemez yanında…

Kimi de vardır ki hiç ama hiç düşünmez, aniden çıkar yola ne bir hazırlık ne bir arkadaş, “kervan yolda dizilir” böyleleri için. “Ne çıkarsa bahtıma” Diye düşünürler. Yolun türünü de hesaplamaz böylesi, yolculuğun kalitesini de. Onlar için yalnızca içinde oldukları an vardır, anı yaşar anda kalmaya çalışırlar. İyisiyle kötüsüyle sürpriz dolu bir yol, yolculuktur onları mutlu eden belki de…

Bütün bunları düşünürken ne dersiniz belki de en önemli şeyi atlıyoruzdur. Bizler planlar, seçimler yaparken, belki çok farklı planlar programlar vardır her birimiz adına. Yola çıkmak belki de hiçbir zaman, bizim elimizde olmamış, hatta bize hiç sorulmamıştır. Bu bizim tercihimizin dışında ve bize düşen yalnızca o yolda olmaktır. Yolda olabilmek, her ne olursa olsun, hiç bıkmadan yolda olmak, karşımıza nasıl bir yol, nasıl bir yolculuk çıkarsa çıksın, yol arkadaşımız olsun veya olmasın, onunla anlaşalım ya da anlaşamayalım, pes etmeden ve daima o yolda kalabilmek…

Belki de bu yolculukta bize düşen en önemli şey, karşımıza nasıl bir yol/yolculuk çıkarsa çıksın o yol/yolculuğu keyifli hale getirmek için elimizden gelen gayreti gösterebilmek, gerekeni, gerektiği kadar ve keyifle yaparak, ne bir eksik ne de bir fazla, hiçbir şeye takılıp kalmadan, yolda olabilmek, yolculuğu tamamlamaya çalışmaktır. Ne yaşarsak yaşayalım, şükretmektir bize düşen, yolda olabildiğimiz için. Ne dersiniz?

DAİMA YOLDA SAĞLIKLA VE HOŞÇAKALIN

Eğitimci Aile Danışmanı

Zeliyha Çınar