Okan Oğuz

Kazakistan Cumhuriyeti Denizli Fahri Konsolosu Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Kazakistan, 16 Aralık 1991 tarihinde, kurucu cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev liderliğinde; bağımsızlığını ilan etti.

Bu gelişme, o günlerde Türkiye’de büyük bir coşku ile karşılanmış, Kazakistan’ın bağımsızlığını aynı gün içerisinde tanıyan ilk ülke Türkiye olmuştur. Birkaç ay içerisinde Kazakistan’a büyükelçi atayan ve diplomatik ilişkileri kuran ilk ülke de Türkiye olmuştur.

O dönemde Sovyetler Birliği’nden ayrılarak, bağımsızlığını ilan eden Türk kökenli devletlerin içerisinde Kazakistan’ın coğrafi büyüklüğü ve stratejik önemi kadar Kazakistan’daki dikkat çeken liderlik performansı da Kazakistan’ı eksen almayı gerekli kılıyordu.

Bu bağlamda Türk işbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) kurularak, ilk iş, Kazakistan’ın Türkistan eyaletindeki manevi topraklarda bulunan Pir-i Türkistan: Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi onarılmış ve bu bölgede aynı isimle üniversite kurulmuştur. İki akraba millet arasında yüzyıllar boyunca koparılan kültürel bağların tekrar kurulmasında bu üniversite önemli bir rol üslenmiştir.

Kazakistan; doğalgaz, petrol, kömür, bakır, uranyum, lityum gibi doğal kaynakların rezervinde  dünyada ilk sıralardadır. Bununla birlikte, buğday ve patates gibi tarımsalüretimde de ciddi konumuyla da güçlü bir tarım ükesidir.

Bu yıl bağımsızlığının 31. yılına ulaşan Kazakistan, bu süreçte kurucu cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in ilk günden itibaren ayrışan güçlü liderlik tutumu ile ülkesini çok ciddi siyasi ve ekonomik badirelerden çıkartma başarısını göstermiştir. Nazarbayev’in ardından 2019 yılında devlet başkanlığı koltuğuna oturan, Kasım Cömert Tokayev, devlet hiyerarşisinde kendini kanıtlamış devlet adamlığı ve ciddi liderlik tutumuyla Kazakistan’ın yükselen hızına ivme katmış, ülkesini bugün bölgesinde güçlü ve gündem belirleyen ülke konumuna getirmeyi başarmıştır.

Kazakistan, Türk Cumhuriyetleri arasındaki ekonomik ve kültürel işbirliğini önemsemiş, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Teşkilatının kuruluşunun öncülerinden olmuştur.2019 yılında Türkiye’nin teklifi ile Kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev’e konseyin onursal başkanlığı verilmiştir. 2021 yılında yapılan liderler zirvesinde alınan kararla kuruluş “Türk Devletleri Teşkilatı” adıyla yeniden konumlandırılmıştır.

Türkiye ile Kazakistan arasındaki güçlü manevi bağların yanında, ikili ticaret hacmi her geçen gün artmaktadır. Gıdadan tarıma, ilaç sektöründen, inşaat sektörüne birçok sektörde Türk şirketlerinin Kazakistan’da toplam 4,8 milyar dolar doğrudan yatırımı vardır.

2020 verilerine göre, Orta Asya devletlerinin toplam 296 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasılasının % 61’lik payına karşılık gelen 181 milyar dolarlık pay ile Kazakistan, bölgenin ekonomisi en güçlü devleti  konumundadır.

Kazakistan bugün güvenilir bir yatırım ortamı olan ülkeler arasına girebilmeyi başarmıştır. Dünya Bankası tarafından açıklanan yabancı sermaye iş yapma kolaylığı endeksi “Doing Business” raporuna göre Kazakistan dünya sıralamasında 2020 yılında İsviçre, Japonya gibi ülkeleri geride bırakarak 25. sıraya yükselmiştir.

Kazakistan, Orta Asya’nın parlayan yıldızı olarak, doğal kaynaklar açısından zengin ülkeler arasındadır. Kazakistan hükümeti, doğrudan hammadde ihracatının yanında, hammaddenin işlenebilmesi için kurulacak sanayi tesislerine çok ciddi teşvikler vermekte; bu teşvikler, uygun koşullarda yatırım ve işletme kredilerinin temini ve faizinin bir kısmının hükümet tarafından karşılanması şeklinde olduğu gibi, aynı zamanda, organize sanayi bölgelerinde uzun dönemli bedelsiz sanayi alanı tahsisi, vergi muafiyetleri gibi birçok avantajlar sunuyor. 

Aynı zamanda ülkede bulunan hammaddenin işlenmesine bağlı olarak yaratacağı katma değer oranında değerlemek üzere; sözkonusu hammadde, dünya borsalarında belirlenen fiyattan % 1 ile % 5 arasında değişen bir oranda, kurulacak tesise indirimle verilebilecektir. Ülkede elektrik, doğalgaz gibi enerji ve işçilik maliyetlerinin dünya ortalama fiyatlarından daha düşük olduğu gerçeğinin yanında, tahsis edilen organize sanayi bölgelerinde nispeten ucuz olan enerji fiyatlarında ayrıca indirim de uygulanmaktadır. Kısaca özetlediğim bu avantajlardan Türk yatırımcıları faydalanmalı ve dünya piyasalarındaki pazar paylarını artırmalıdırlar.

Yapılması düşünülen yatırımlarla, 28 Milyon nüfusu ile Kazakistan’ın kendi tüketim potansiyelinin yanında, Avrasya Gümrük Birliği’nin üyesi olarak, diğer üye ülkeler olan Rusya Federasyonu, Belarus, Ermenistan ve Kırgızistan’a sıfır gümrükle mal ihracatı imkanıyla yaklaşık 250 milyonluk bir pazarı gümrük duvarsız olarak sunmaktadır.

Son dönem dünya ekonomilerinde yaşanan dalgalanmalar bizlere göstermiştir ki; dış ticaret yönümüzün sadece Avrupa Birliği ülkeleri alanında sınırlı kalması, ihracatçımız ve sanayicimizi kriz dönemlerinde zora sokmaktadır. 

Dünya siyaset sahnesinin iki kadim ve güçlü Türk devleti arasındaki ekonomik, ticari işbirliği artmalı, bu konuda oluşacak fırsatlardan Türk şirketlerinin de pay alması noktasında işadamlarımızın çaba göstermesi gerekmektedir.

Editör: Tahir Aygün