Bakın KASIM da aldı başını gitti. Kim gitmeyecek ki?... Hırslarının deli koşan atını dizginleyemeyen buyurucular da gidecek emir erleri de… “Bir hoş seda”  kalacak yalnızca güzel insanlardan. Aralık geldi çattı. Ben kış ayıyım dercesine soğuğu ve karıyla geldi. Gelişine övgüler düzdüğümüz, “hoş geldin!” nidalarıyla karşıladığımız 2015 de gidiyor. Geçip giden koca bir yılı ve kasım ayını incelesek getirdikleri ve götürdükleriyle, nasıl bir tablo çıkar karşımıza acaba? Hangi pencereden baktığımıza göre değişir tabi sonuçlar. Yılın başında falcıların yaptıkları kehanetleri yazmadığımızdan, tutturabildiklerini ya da sınıfta kaldıklarını bilemeyiz. Ama Fuat Avni adıyla ortaya çıkan bir beyin bütün kehanetlerituttu. Fuat Avni’den yeni haberler geliyor mu? Bildiğim kadarıyla görünmez oldu. Kimdi, neden verdi o bilgileri, şimdi neden vermiyor? Meçhul.

Kasımla başladık ya kasımla devam edelim. Kasım bütün güzellikleriyle aldı başını gitti. Kasım denince aklıma Molla Kasım gelir bir de. Hani Yunus Emre’nin Molla Kasım’ı.  Anlatıldığına göre Molla Kasım diye biri Yunus Emre’nin şiirlerini almış okuyormuş Susurluk nehri kıyısında. Hiçbirini beğenmiyor ve nehre atıyormuş. Okuduğu bu dizelerden sonra şaşkınlığa düşmüş.

Miskin Yunus bu sözü

Eğri büğrü söyleme

Seni sigaya çeker

Bir Molla Kasım gelir. Yazıyormuş. Hemen vazgeçmiş okumaktan ve atmaktan. Derler ki bu şiirlerden denize ulaşanları yunus balıkları okumuş. O yüzden insanlara yakınmış yunus balıkları.

 Olaylara ve insanlara yalnızca kendi pencerelerinden bakıp yargılayanlar Molla Kasım’ın durumuna düşmekten kurtulamazlar. Toplumumuzun geldiği durum maalesefMolla Kasım durumu. Herkes kendi penceresinden bakıyor, herkes kendi düşündüklerini doğru sayıyor. Kimse “acaba” sorusunu sormuyor kendine. Siyasi düşüncesine göre kendine ezberletilenleri savunuyor, karşısındakilere, bırakınız söz hakkını, yaşama hakkını bile çok görüyor. Toplumumuz bir akıl tutulması yaşıyor. Öğretmenler,   hiç düşünmeden alkışlıyor Cumhurbaşkanının  “Rus uçağı düşürdük.” Sözlerini.

“Bi şey yapmalı!” diye bir şarkı var bilirsiniz. Gerçekten bir şeyler yapmalı. Toplumun her kesimini uyandırmalı. ” İnsan” kavramını öğretmeli önce. “Yine gel, gel , ister putperest ol ister Mecusi; ister bin kere yemin etmiş ol, istersen bin kere bozmuş ol yeminini. Bu kapı umutsuzluk kapısı değil.” Diyen Yüce Mevlana’ya kulak vermeli. Dünyanın neresinde olursa olsun aç insanlar için yüreği sızlamalı. Savaşın içinde kalan masum çocuklar ve kadınlar için yüreği burkulmalı. İster çocuk olsun ister büyük ölen her insan için acı duymalı insanımız. “Oh oldu, iyi oldu!” ne kadar yakışıksız, ne kadar kötü bir deyiş. Tanrı beni o sözleri kullanmaktan korusun.

Kasım ayıyla başlayan yazı nerelere ulaştı değil mi? İnşallah sıkılmadınız.

Hoşça kalın dostça kalın.