Ülkemizde minicik çocuklara, kadınlara ve hayvanlara yapılan inanılmaz tecavüz, cinayet ve şiddet olaylarının önü bir türlü alınamazken, insanlar çocuklarını dışarıya oynamaya bırakamaz, kendileri de kimseye selam veremez hale geldi.

Eskiden en zor durumlarda komşu komşunun yardımına koşar, bırakın komşuları aynı mahalledeki, aynı yerleşim birimindeki insanlar bile birbirine el uzatırdı.

Ya şimdi?

Herkes birbirinin adım sesinden korkar halde. Acaba ne kötülük gelecek diye!

Ülkemizde çocuklar, kadınlar ve hayvanlara yapılanlar vicdanlara zaten sığmazken, düşündükçe öfkeden çatlayacak hale getirirken, bilhassa oyun çağında, insanlara güven duygusuyla dolu, tertemiz yürecikleri ve hayalleriyle tüm dünyaya kucak açmış mini mini yavrucaklara yapılan kötülükler artık illallah dedirtti.

En son İzmir Ödemiş'te kaybolan ve cansız bedeni günler sonra komşularının bodrumunda bir sandıkta bulunan Ceylin Atik'in ölümü Türkiye'yi sarstı! Vahşet sonrası komşu çift gözaltına alındı.

Henüz 10 yaşındaki bu mini mini yürek artık hiç çarpmayacak, artık hayal kuramayacak ve sevdiği oyunları oynayamayacak.. Sevdiklerine sarılamayacak..

Ceylin’in ölü bulunduğunun duyulmasıyla insanların tahammül duygularında da patlama yaşandı ve öfkeli kalabalık binayı taş yağmuruna tutup camları kırdı.

Minik Ceylin’in haberlerde resmine daha fazla bakamadım.

İçim lime lime oldu…

 

Ya minicik bedenlere kıyan sapkınlar!..

İnsanlıktan zerre kadar nasibinizi almadınız mı?

Nasıl kıyabiliyorsunuz sevgi dolu bir yüreğe?

Çekin artık pis ellerinizi çocukların üstünden..

Bırakın çocukluklarını doya doya yaşasın onlarda..

Küçücük çocukların tecavüz, cinayet, işkence ve şiddetle yaşamını karartan, onlara yaşamı çok gören sapkınlar en büyük cezalara çarptırılmalı.

Hiçbir ana baba artık evladının arkasından karalara bürünmemeli.

Yaşam sevinçleri uçup gitmemeli.

Ünlü şairimiz Nazım Hikmet’in şiirinden bir alıntıyla sözlerime son verirken, bende “Çocuklar öldürülmesin, ellerinizi üstlerinden çekin de çocukluk sevinçleri ve mutlulukları yarım kalmasın” diyorum.

“ Çocuklar

geleceğin umut ışığıdırlar.

Söndürmeyin onları; bizi aydınlatsınlar.

 

Çocuk;

dosttur, sevgidir. hayattır. gelecektir.

Çocukları sevmeyen murad

görmeyecektir!

 

Benim sizden kendim için hiç bir şey istediğim

yok.

 

Çocuklar

öldürülmesin;

şeker de yiyebilsinler…”

 

NAZIM HİKMET