Bütün bir yıl boyunca dilek haklarımın hepsini bu seçim için kullandım. Kapattığım kahve falında, dilek ağacına ip bağlarken, dilek çeşmesine para atarken, boynum tutulsa da vazgeçmeyip sonunda kayan bir yıldız görürken, yılbaşı gecesi üç iki bir diye geri sayarken, yaş günü pastamı üflerken dileklerimi tek tek söyledim.

İlk olarak kendi için değil halkı için çalışan, akrabaları veya çevresindekileri ya da kendine kul köle olanları kayırmayan, parasal çıkar ilişkilerine girmeyen, milletvekili maaşına bol bol zam yapmayan, ülke gelirlerini tüm halka adaletli bir şekilde sosyal devlet anlayışıyla hareket ederek dağıtacak kişiler milletvekili olsun dedim.

Sonra dedim ki hukuk devleti anlayışında olan, özgür düşüncenin paylaşımında hoşgörülü, grev veya yürüyüş ile demokratik haklarını arayan kişilere duyarlı ve saygılı, basın- yayın organlarını baskı altına almayan kişiler milletvekili olsun dedim.

Hemen ardından aklıma önseçimdeki aday adayları için olan dileklerim geldi. Sistem gereği kimin parası çoksa ve de kim parti başkanının her dediğini ‘el kaldır- el indir’ komut anlayışı ile uyacaksa onlar adaylığa getirilsin demediğimi hatırlıyorum.  Üniversite mezunu, yabancı dili olan, pratik düşünme ve hızlı çözüm üretme kabiliyetinde, nezaket kurallarını bilen, anlaşmazlıklarda şiddet kullanmayan gibi bir çok kişilik özelliği saydığımı hatırlıyorum.  Adaylarda dileklerim ne kadar etkili oldu bilmiyorum ama 7 Haziran seçimine dilek tutarken gözlerimi sıkı sıkı kapatıp konsantrasyonumu en üst seviyeye getirdiğimi söyleyebilirim.

Anayasamızda 10. Madde olarak yer alan; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç,din, mezhep ve

benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanunönünde eşittir.Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu

eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.”maddesiniuygulayacak kişiler milletvekili olsun dedim.

 

Eğitim ve öğretim kurumlarının test çözmekten öte bir anlayışla; özgüveni, bilinç seviyesi yüksek, karakteri sağlam, pratik düşünen ve bunu hayatta kullanabilen, kişisel becerilere sahip, hobileri- ilgi alanları olan, sosyal yapıda,özgür düşünen bireyler yetiştiren kurumlar olduğunu düşünen kişiler milletvekili olsun dedim.

 

Dış politikada, komşu ülkelerle ilişkilerde yapıcı, ülkelerin iç işlerine saygılı, nezaket ve ağır başlı tarzı kaybetmeyen ama ülkesini doğru ifade eden kişiler milletvekili olsun dedim.

 

İç politikada ise kolluk kuvvetlerini, halkın emrinde ve onların huzuru için, can güvenlikleri için, koruyup kollayıcı niteliklerle görevlendiren, farklı görüşlerini dile getirmek için protestosunu yapan insanına müdahale ettirmeyen, aksine onların rahatça yürüyüşünü, basın açıklamasını, etkinliklerini yapmasında kolaylaştırıcı önlemleri alan kamu personeli olarak görevlendirecek kişiler milletvekili olsun dedim.

 

Ülke kaynaklarına sahip çıkan, yenilenebilir enerjiye tam destek verip doğaya saygılı, nükleer santrallerden ya da ‘hes’lerden uzak bir anlayış çerçevesinde konuya yaklaşan kişiler milletvekili olsun dedim.

 

İşçi sağlığı ve güvenliğini unutmadım. Bu konuyu ele alırken aklıma iş güvencesi ve işçi hakları, sendikalar-odalar-stklar da geldi, dilek çok uzun sürdü.

 

Sağlık konusundaki dileğimde de aynı parasız eğitim dileğimde olduğu gibi parasız sağlık hizmeti sosyal devlet anlayışıdır diyen kişiler milletvekili olsun dedim.

 

Gıda, tarım, hayvancılık konuları çok çok önemli dedim. Sanayi- ihracat –ekonomi- kalkınma-bütçe derken aklıma Bakanlıklara atanacak milletvekilleri geldi. O konuda ihtisas yapmış, tecrübeli kişiler milletvekili olsun dedim. Bakanlık bütçelerinde en çok eğitim ve toplum sağlığı konularına bütçe ayırılsın dedim.

 

Milletvekili kelimesinin halkın oyları ile seçilen ve halka hizmet etmek amacıyla kendisini görevine adayan, ben kavramından uzak tamamen biz kavramına sahip, kendini herhangi bir vatandaştan üstün görmeyen, aksine onun hizmetinde olduğunu bilen kişiler demek olduğunu kavramış kişiler milletvekili olsun dedim.

Milletvekili olduktan sonra lüks ihtiyaçlar peşinde koşmayan, kamu araçlarının kendi mülkü olmadığının farkında olan ve özel işlerinde, parti faaliyetlerinde bu araçları kullanmayan,  seçim vaatlerinde yapacağını iddia edip meclise girince bunları unutmayan kişilermilletvekili olsun dedim.

 

Her seçmen özgür iradesi ile hiçbir baskı altında kalmadan oy kullansın ve oyların sayımında hile olmasın diye de dilek diledim.

 

Yazmayı unuttuğum dilekler olabilir, umarım dilemeyi unuttuğum çok önemli bir konu kalmamıştır. Bakalım dileklerim gerçekleşecek mi? Çok mu zor dilekler dilemişim?