Bugün Anneler Günü..

Ve ben bugün birebir yaşadığım ve beni derinden etkileyen bir yaşanmışı anlatacağım sizlere..

Ne zaman Anneler Günü gelse, ben o gün evden bile çıkmak istemeyen ve mutsuzluğu her hücremde derinlemesine hisseden biriyim.

Evden çıkmak istemem.. Annelerine sevinç içinde hediye götüren insanlarla karşılaşmamak için..

Sol yanım inceden inceye sızlar. Hediyesini götürüp boynuna sarılacak, kokusunu derin derin içime çekecek bir annem olmadığı için.

Annemi çok erken kaybettiğim ve kaybının yerini hiçbir şeyle dolduramadığım için..

Ve… bana yüzünde gülümsemesiyle koşup sarılacak bir çocuğum olmadığı için..

……Bugün Çınar’a gitmek için evden çıkmış yolda yürürken, üç mini mini kız çocuğuyla karşılaştım.

Gözlerinin içi gülen, el ele tutuşmuş üç şirin kız çocuğuyla..

Tam önümde durdular ve henüz tamamlanmamış eksik dişleri, gamzeli yanaklarıyla tatlı tatlı gülümseyerek tam önümde durdular ve yüzüme bakmaya başladılar.

Bende onlara gülümsedim ve ardından onları caddeden geçerken, araçlara karşı dikkatli olmaları konusunda uyarırken içlerinden bir tanesi pırıl pırıl berrak sesiyle “----Teyzeeeee senin çocuğun var mı?” diye sordu.

Şaşırmıştım ama merak da etmiştim.

“---Hayır kızım benim çocuğum yok” dedim.

Birden soru soran minik kızın ellerini arkasına saklamış olduğuna dikkat ettim. İyice meraklandım

Minik kız “--- Olsun teyzeeeee. Bugün Anneler Günü. Bizi de çocuğun kabul et o zaman. Anneler günün kutlu olsun” diyerek arkasına sakladığı ellerine meydana çıkardı.

Elinde bir demek papatya vardı. Belli ki kendileri toplamışlardı.

Onlar bana papatya demetini uzatırken, birde baktım ki yüzümden sıcak bir şeyler süzülüp inmekte.

Gözyaşlarım yüzümü ıslatırken, hepsine teker teker sarılıp öptüm ve teşekkür ettim.

Mini minilere el sallayıp yanlarından ayrılırken, ilk defa bu kadar güzel ve anlamlı bir davranışla karşılaştığımı düşündüm.

Hem çok duygulanmış, hem yüreğimde derin bir sızı hissetmiş, hem de çok sevinmiştim.

Oysa ben her anneler gününü üzüntüyle geçirmeye alışmıştım.

Belki annemi çok erken kaybedip, bir türlü onu unutamadığımdan, belki de çok sevdiğim halde çocuğum olmadığından!..

Yolda gözyaşları içinde yürümeyi sürdürürken, bu mini mini ve içi sevgi dolu yürekleri koruması için Allah’a dua ederek “Yolunuz mutluluklarla dolu ve aydınlık olsun çocuklar. Kem gözlerden uzak olun. Sımsıkı sarılın sizi dünyaya getirip, koca bir yaşam hediye eden annelerinize. İçinizdeki tüm sevgi sözcüklerini fısıldayın kulaklarına. Ve.. kocaman bir öpücükle aydınlatın yüzünü. Çünkü onların sevgisi tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük. Çünkü onlar, çocuklarının sevisini her şeyden üstün tutacak kadar kutsal. Çünkü onlar, kaybedildiğinde yeri doldurulamayacak kadar özel. Onları incitmeyin, kırmayın..Sizden istedikleri sadece sevgi. Bunu da onlardan kıskanmayın. Sarın, sarmalayın.. Tıpkı onun sizi, 9 ay karnında, bir ömür yüreğinde sarıp sarmaladığı gibi..”

… Evet  anneciğim işte böyle..

…..

Sen öğrettin; sevgiyi, saygıyı, hem kaya gibi sağlam, hem merhametli, hem adil olmayı. Dik yokuşlarda, rampalarda, en yüksek merdivenlerde vazgeçmeden tırmanmayı, ihtiyacı olan ellere, el uzatmayı, çalışmayı, üretmeyi, paylaşmayı, bu dünyada sadece “insanlığı kaybetmeme” inadı taşımayı, tüm bunları sen öğrettin baş tacım. Sen yoksun biliyorum ama, öğretilerinle dimdik ayaktayım!.. Anneler günün kutlu, mekanın cennet olsun canım ANNEM!..