Denizli Haber - 8 Mart 1857 yılında New York’ta ki kadın tekstil işçilerinin daha iyi koşullarda çalışma talebi ile başlayan direnişin, günümüzde kadın hareketinin ve kadının toplumda örgütlü bir şekilde var olma mücadelesine ışık tuttuğuna işaret eden Çavuşoğlu, “Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeyi, yalnızca ekonomik göstergelerle değil, insan haklarına ve özellikle de kadın haklarına verilen değerle ölçülmektedir. Kadınların toplumdaki yeri, erkeklerle eşit şartlara sahip olup olmadıkları, bu değerlendirmede çok önemli yer tutmaktadır. Ne yazık ki, kadınların büyük bir çoğunluğu, sahip oldukları haklarını bilmedikleri, farkına varmadıkları için arayamamaktadırlar” dedi. 19 Yıllık AKP iktidarında 15 binden fazla kadının cinayete kurban gittiğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet yıldan yıla artış gösterirken, yalnızca son altı yılda 2 binin üzerinde kadın katledildi. Önceki gün Çal’da işlenen kadın cinayeti yine yüreklerimizi dağladı. Her gün yeni bir kadın cinayeti ile uyanır hale geldik. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre 2003 ile 2018 yılları arasında kadın cinayetleri yüzde 392 arttı. Bugün gelinen noktada, 19 yıllık AKP iktidarının cinsiyet eşitliği konusunda bütün dengeleri kadınlar aleyhine çeviren politikaları, kadınları hayatın her alanında eşitsiz bir hayata mahkum ediyor. Türkiye’de son yıllarda artarak çığ olan şiddet eğilimine, cinayet, yaralama, taciz ve tecavüz olaylarının hepsinin temelinde yıllardır şiddeti öven ifadelerin olduğu, yadsınamaz bir gerçek. Ekonomik kriz ve neden olduğu işsizlik, her gün yapılan zamlar ve yoksulluk da, sosyal bozulmalara ve şiddete neden oluyor. Kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini konuşurken bu gerçeği de unutmamak gerekiyor” diye konuştu. Kadınların en önemli sorunlarından bir tanesinin de, işgücü içerisinde kendilerine yeterince yer bulamamaları olduğuna dikkat çeken Çavuşoğlu, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin belirgin bir şekilde yaşandığı ülkemizde, sosyal yaşamdan, hukuksal alandan ve iş yaşamından mahrum bırakılan kadınlarımız bir de şiddete ve işkenceye maruz kalmaktadır. Sadece cinsiyetinden dolayı ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören, aile içi şiddete maruz kalan, eğitimine izin verilmeyen, yasal haklarını bilmeyen ve ezilen kadınların bu sorunlarının çözümü için el ele vermek zorundayız. Toplumsal iyileşmenin sağlanması, şüphesiz öncelikle kız çocuklarımızın önündeki engellerin kaldırılması ve gündelik sosyal yaşama katılmalarıyla mümkün olacaktır. Ulu Önderimiz Atatürk sayesinde 1935 yılında seçme ve seçilme hakkına sahip olan Türk kadını, ülke yönetiminde de daha fazla söz sahibi olmalıdır. Çünkü daha özgür, aydınlık bir Türkiye’yi yeniden inşa edecek olanlar kadınlarımızdır. Tüm dünyadaki kadınların, haklı çabalarının karşılık bulması umuduyla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun” ifadelerine yer verdi.