Kendinizi Tanıtır Mısınız?

Çivril doğumluyum, ailem de aslen Çivrilli. Lise öğretimimi de Çivril’de tamamladım. Daha sonra üniversite sınavına girdiğimde hukuk gibi bir hayalim yoktu. Fakat hukuk tercih ettim. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde okumaya başladığımda benim için en doğru bu olduğuna karar verdim. O yüzden hukuk fakültesi benim için bir dönüm noktası oldu diyebilirim.

Size göre adaletin sağlanmasında avukatın ne gibi rolleri vardır?

Avukat hukuk tanımında savunma aşamasında öne gelen bir kurumdur. Biz zaten baroya kayıtlı olmadan avukatlık mesleği yapamıyoruz. Sadece hukuki danışmanlık anlamında baroya kayıtlı olmadan yapabiliyoruz. O yüzden avukat olmadan savunma yapılamaz, hukuk tam anlamıyla sağlanamaz diyebilirim.

Müvekkil nasıl kazanılır? Eğitim, dil, çevre önemlidir diyebilir misiniz?

İnsanlarda genellikle böyle bir bakış açısı var. İşte senin çevren, ailenin çevresi çok önemli, sen iyi kazanırsın gibi bir durum söz konusu. Ama insanlar oturunca ilk olarak senin özgüvenine, duruşuna bakıyor. Artık eskisi gibi değil, insanlar gelmeden araştırıyor. Google diye bir şey var, artık insanlar araştırıyorlar, bakıyorlar ve öyle senin karşına geliyorlar. Bu yüzden müvekkil kazanmanın eskisi kadar kolay olduğunu düşünmüyorum. Ben 5 yıllık bir avukatım, eskiden belki daha kolaymıştır ama şu aşamada benim gördüğüm kadarıyla müvekkil kazanmak o kadar kolay değil. Ekmek aslanın ağzında dediğimiz bir durum söz konusu. Bu durum özellikle biz gibi genç avukatlar için geçerli. Yabancı dil ise Denizli açısından baktığınızda önemli değil. Örneğin ben yabancı eğitim aldım, İngilizce biliyorum. Ama bunu ne kadar kullanıyoruz? Neredeyse hiç. İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da olsaydım bu durum daha farklı olurdu. Kendimi ilerletebilirdim, yurtdışı bağlantılı çalışabilirdim. Ama şu aşamada yerelde yabancı dilin bir önemi yok.

Bu mesleğin iyi ve kötü yanları nelerdir?

Dışardan bakan kişiyle benim bakış açım değişiyor maalesef. İnsanlar dışardan baktığı zaman ünvanımızı görüyorlar, avukatsın sonuçta. Bu insanlar için çok önemli bir durum. Ama benim için ise ünvandan önce yaptığım iş önemli. Ne olursa olsun ben bir kamu görevi yapıyorum. Bu yüzden benim için en önemli şey adaletin sağlanması. Avukatlığın bu yüzden en iyi yönü, işini iyi yaptığın zaman, karşı tarafı memnun attığın zaman çok mutlu oluyorsun. Bu durum da insana özgüven kazandırıyor.

Avukat olmak isteyen gençlere öneri ve tavsiyeleriniz nelerdir?

Gençler açısından baktığımızda güzel bir meslek. Ama şunu bilmeleri gerekiyor; bizim mesleğimizin ünvanını, kariyerini belli noktalara odaklanarak seçmesinler. Gerçekten bilerek ve araştırarak bu işe girsinler. İnsanların gözünde, ailelerin gözünde hep iki meslek var; hukuk ve tıp. Yüksek puan aldıysan bu mesleği seçmen gerekir gibi bir algı var. Ama bu böyle olmamalı, sen bu mesleği yapabilecek misin? Öncelikle buna bakman gerekiyor. Ben mesela okulun ilk yıllarında bu mesleği başaramıyacağımı düşünseydim bırakırdım. Sevmeden ve istemeden yapılabilecek bir meslek değil. Bunun öncelikle kendilerine uygun olup olmadığına baksınlar. Kendilerinin hangi mesleği daha iyi yapacaklarını, seveceklerini kendilerine sormalılar. Bu mesleği seçebilirler ama sevmeden yapılabilecek bir meslek değil. Çünkü zor bir meslek, insanlarla doğrudan iletişim halindesin.

Hukuk ve mesleğiniz hakkında neler düşünüyorsunuz?

Eskisi gibi avukata saygı olduğunu düşünmüyorum. Örneğin karşıma birisi geliyor ve seni satın almış gibi davranıyor. Ben doktordan farklı bir iş yapmıyorum. Ama doktora gösterilen saygının bana da gösterilmesini istiyorum. İnsanlarda ‘sen ne iş yapıyorsun ki’ algısı var. Onca yıl emek veriyoruz ama insanlar karşısında mesleğimiz küçümseniyor. Maalesef Denizli’de bu durum var ve bu böyle gidiyor. Bunu düzeltmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bundan önce avukat ile müvekkil arasındaki farkı göstermemişler. Müvekkil patron ve avukatı satın almış gibi yıllarca davranılmış. Bu çok kötü ve bizi yoran bir durum. Avukatlık mesleği olarak gidişatımız çok iyi değil. Hukuk fakülteleri ile ilgili de birkaç şey söylemek istiyorum. Ben hukuk fakültesinde okurken, Türkiye'de ortalama 20 adet fakülte vardı. Ama günümüzde 100'e yakın hukuk fakültesi var. Bu durum da biz avukatların alanını daraltıyor. Ayrıca hukuk fakültelerinin çok olması, özel üniversite ve devlet üniversitesi ayrımını yarattı. Hukuk fakültelerinin üniversite puanları artık önemli hale gelir oldu. Bu da genel olarak mesleğimizin geleceğini etkiliyor.