Denizli Haber - Maden Mühendisi Samet Gündüz yaptığı açıklamada; “Ülkemiz bir defa daha Deprem gerçeği ile yüz yüze geldi.  Bu coğrafyada depremle yaşama gerçeğini öğrenmek zorundayız. Ülkemizde bu güne kadar yapılan jeolojik çalışmalar sonucu deprem üretme kapasitesine sahip 480 diri fay tespit edilmiştir.

Bu faylardan en önemlisi ve aktifi doğu bölgemizden başlayıp önce kuzeye daha sonrada batıya yönelerek Marmara denizine kadar yaklaşık 1600 kilometre devam den Kuzey Anadolu Fayıdır.  1939 meşhur Erzincan depremi ile 1999 yılında Marmara bölgesinde meydana gelen depreme bu fay neden olmuştur. Tarih boyunca birçok depreme neden olan bu fay halen çok gerilmiş durumdadır. Deprem uzmanları; bu fayın yakında yeniden kırılacağını ve yaklaşık 7’nin üstünde bir deprem üreteceğini, bununda başta İstanbul olmak üzere Marmara bölgesinde büyük bir kaosa neden olacağını uzun zamandır söylemektedirler. Bu konuda maalesef ülke olarak hiçbir önlem almış değiliz.

WhatsApp Image 2023-02-27 at 13.39.51 (1)

Ülkemizdeki 2. en önemli fay ise Bitlis ili civarında Kuzey Anadolu Fayı ile kesişen buradan güneybatıya doğru Elazığ, Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Adana ya doğru yaklaşık 600 kilometre kadar devam eden bu bölgeden Akdeniz içine dalıp Mısır civarında yine karaya çıkan burada Ölüdeniz fayı olarak bilinen, birçok kollara ayrılan karmaşık ve komplike fay sistemidir. Bu fay ülkemizde tek bir halde görülmez bu fayın birçok dalı mevcuttur. Son meydana gelen depremde bunun Pazarcıktan geçen kolu ile bu kolun yaklaşık 50-60 km kadar kuzeyinden geçen Elbistan kolu yaklaşık 9 saat arayla hem de 7’nin üstünde deprem üreterek kırılmıştır.

Anadolu her ne kadar Japonya gibi olmasa da dünyadaki deprem riski en yüksek olan bölgelerden biridir. Güneyimiz de yer alan Arap plakası Anadolu’yu Ege denizine doğru itmekte, Anadolu kara parçası ise her geçen gün Ege denizi içine doğru dalmaktadır. Son depremde Arap plakasının Anadolu’yu Ege denizine 2-7 metre arasında hareket ettirdiği söylenmektedir. Ege bölgesi ve bu bölge içinde kalan ilimiz DEPREM yönünden oldukça risklidir.

İlimizde tarih boyunca birçok deprem meydana gelmiş ve bu bölgede yaşayan birçok insan hayatını kaybetmiştir. İlimizde yapılan jeolojik çalışmalar sonucu açığa çıkarılan HONAZ, BULDAN-ALAŞEHİR ve BÜYÜK MENDERES fayı olmak üzere deprem üretebilecek kapasitede 3 önemli diri fay tespit edilmiştir. Bu faylardan en hareketlisi olan Honaz fayı zaman, zaman ilimizde 5-6 arasında değişen şiddette deprem oluşturmaktadır. B. Menderes fayının ilimiz sınırları içerisinde kalan bölümü (Çivril-Sarayköy arası) uzun bir süredir kırılmadığı bilinmektedir. Bu bölüm kırılırsa ilimizde 7 şiddetinde deprem oluşabilir. Peki ilimiz DEPREM’e hazır mı. Bu konuda bu güne kadar ne yaptık. İlimizde yapılan binalar depreme dayanaklımı.  

Maalesef bu konuda bazı gelişmeler olsa da istenilen durumda değiliz. 1999 depremi sonrası 

Çıkarılan yönetmenliklerle bu tarihten itibaren inşaatlarda proje öncesi jeolojik zemin raporu düzenlenmesi, nervürlü demir kullanımı ile en az c-25 kalitesinde beton dökümü zorunlu hale getirildi. Bu zorunluluklar bugüne kadar devam etmesine rağmen son depremde yaklaşık 10 ilimizde başta kamu binalarında olmak üzere tüm binalarda büyük bir yıkım yaşandı. Özellikle kamu binalarının yapımı için çıkılan ihale yönetmenliğinde son yirmi yılda 180 yakın değişiklik yapıldığı, gözde müteahhitlere yüksek fiyatla ihale verildiği ama buna karşın malzemeden çalarak inşaatın yapıldığı göz önüne alınırsa sorunun nerden kaynaklandığı açıkça gözükmektedir.

İlimizdeki en tehlikeli yapılar KAMU binaları ile bundan yaklaşık 1 ay önce açılışı yapılan HONAZ TÜNELİ’dir. Bu tünel HONAZ fayının göbeğinde yer almaktadır.

Bu tünele gerekte yoktu, tünelin yaklaşık 20 metre üst kodunda önceden açılmış halen kullanılan bir stabilize yol bulunmaktadır. Bu yol elden geçirilip genişletilseydi yol sorunu çözümlenirdi. Hangi akıl HONAZ fayının göbeğinde böyle bir TÜNEL açılmasına karar verdi bilmiyoruz.

İlimizde inşallah olmaz ama bir depremde bu tünel içinde arabalar kalır ve insanlar ölürse bunun cezasını kim çeker bilmiyorum. Bu projeye kim önerdiyse kim ihaleye çıkardıysa kim onaylayıp teslim aldıysa ilimize yapılan en büyük kötülüğü yaptığını unutmasın.

Bu müteahhit vurgun düzenine bir an önce son verilmelidir. Kamu ihale yasamız Avrupa birliği standartlarında değiştirilemez olarak son bir defa yeniden düzenlenmelidir.

Depremde yağmur, kar, sis, fırtına, sel gibi kaçınılamaz bir doğa olayı olduğunu unutmadan Depremle bir arada yasamayı öğrenmeliyiz. Gelişmiş ülkeler gibi bizde Depremden önce tüm önlemleri almamız gerekmektedir.

Ülkemizdeki tüm yapı stoku envanteri çıkarılmalı kötü konumda olan yapılar bir an önce rantsal değil kentsel dönüşümle yeniden inşa edilmelidir. Kamu bu dönüşüm esnasında yapı sahiplerine çok düşük faizli kredi vererek desteklemelidir. Güçlendirmeyle kurtarılabilecek yapılara bir an önce müdahale edilmelidir.

Bunu başarabildiğimiz taktirde dünyanın en güzel kara parçası olan ANADOLU’da sonsuza kadar var olabiliriz” dedi.

Editör: Tahir Aygün