Denizli Haber - Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hukuk Fakültesi tarafından İnsan Haklarında Güncel Sorunlar: Filistin Meselesi adlı konferans Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör’ün katılımı ile gerçekleştirildi.
İİBF A Blok Şehit Piyade Teğmen Bekir Can Kerek Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansın açılış konuşması Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör tarafından yapıldı.
Rektör Güngör: “Adalet gecikebilir, fakat vazgeçilirse kaybolur.”
Rektör Prof. Dr. Mahmud Güngör yaptığı konuşmada şunları kaydetti: “Hukuk yalnızca metinlerinde yer alan maddelerden ibaret değildir. İnsan hakları; insanın onuruyla, vicdanıyla, var olma hakkıyla ilgilidir. Bir çocuğun korkmadan uyuyabilmesi, bir annenin evladını kaybetme endişesi taşımadan yaşaması, bir halkın kimliğiyle, inancıyla, toprağıyla var olabilmesidir. Bugün dünyada insan hakları büyük bir sınavdan geçmektedir. Bu sınav, sadece mazlumların değil; sessiz kalanların, görmezden gelenlerin, adaleti seçmeyenlerin de sınavıdır. Filistin meselesi, modern çağın en uzun süreli adaletsizliklerinden biridir. Yıllardır bir halkın temel yaşam hakları sistematik biçimde gasp edilmekte; kuşatma, yoksunluk ve şiddet, sıradanlaştırılmaya çalışılmaktadır. Gazze ise bu adaletsizliğin en ağır, en çıplak hâlidir. Bu tablo, açık ve ağır bir insan hakları ihlali olmanın ötesinde, insanlık onuruna yönelmiş büyük bir yaradır. İnsan hakları evrenseldir; coğrafyaya, kimliğe, dine göre değişmez. Bir çocuğun hayatı, hangi ülkede doğduğuna göre daha az değerli olamaz. Bir halkın özgürlüğü, küresel çıkar hesaplarının gölgesinde pazarlık konusu yapılamaz. Adalet, güçlü olanın lehine eğilip büküldüğünde, artık adalet olmaktan çıkar. Bu konferansın; yalnızca konuşulanlarla kalmayıp, hissedilenlerin de iz bıraktığı bir buluşma olmasını diliyorum. Vicdanlarımızı diri tutan, adalet duygumuzu güçlendiren, insanlık ortak paydasında buluşturan her sözün kıymetli olduğuna inanıyorum. Sözlerimi, insanlık için en temel çağrıyla tamamlamak isterim: Adalet gecikebilir, fakat vazgeçilirse kaybolur. Vicdan susarsa, insanlık susar. Katkı sunan herkese teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.”
Moderatörlüğünü Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Aliyar Demirci’nin üstlendiği konferansın konuşmacıları ise Dr. Öğr. Üyesi Tacettin Çalık, Arş. Gör. Dr. Ozan Selek, Av. Özlem Barıner oldu.
Dekan Demirci: “Ülkelerin siyasi sınırlarının ötesinde kültürel ve iktisadi sınırları vardır. Jeopolitik sınırları mevcuttur.”
Konferansın moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. H. Aliyar Demirci yaptığı konuşmada şunları aktardı: “Yıllar içerisinde Filistinlileri Akdeniz’in kıyısında Gazze adı verilen bir ceple Ürdün’ün dibindeki Batı Şeria adı verilen toprak parçasına hapsettiler. Çocukluk yıllarımızda Filistin Kurtuluş Örgütü vardı. O zaman dünya iki kutupluydu: ABD İsrail’in arkasında olduğu için Filistin Kurtuluş Örgütü Sovyetler Birliğiyle flört halindeydi. O insanların mücadelesinde büyük kanadı bu örgüt oluştururdu. Ona rağmen, Avrupa’nın sadece solcuları değil; sağcıları da bu meselede hassasiyet sahibiydiler. Fransa deyince akla bir Jean-Paul Sartre gelir; bir de De Gaulle gelir 20. Yüzyıl itibariyle. De Gaulle, Filistinli Müslüman insanların yanında yer alan defalarca açıklamada bulundu. Onun halefi olan devlet başkanları da dış işleri bakanları da bu cümleleri kurdular. Filistin Kurtuluş Örgütü sadece kendi topraklarının içinde değil dışında da eylemler gerçekleştirdiler. İsrailliler Filistin Kurtuluş Örgütü’nü zaman içerisinde bölmeye, parçalamaya muvaffak oldu. Hamas adını verdiğimiz örgüt, Gazze’de büyüdü, İsraillilerin bir eseri bölüp parçalamayı Avrupa kültürü altında çok iyi beceriyorlar. Zaman içerisinde Filistin Kurtuluş Örgütü evrildi, zaman içerisinde bu örgüt öne çıktı. Yokluk içerisinde bir mücadele verdi buna mukabil İsrail’de burayı en yüksek korunaklı Gazze’yi bir cezaevine dönüştürdü. Gazze kapalı cezaevi gibi Batı Şeria açık cezaevi gibi. Çoğunuz Türkiye’de saflaşma; kutuplaşma çerçevesi kapsamında bu konularla ilgili farklı düşüncelere sahipsiniz. Herkes kendi bildiği söylem üzerinden; retorik üzerinden, lisan üzerinden konuşmasını yapar. Kendi meselesini ifade eder. Mesele bir insan hakları meselesi, 1960-70’li yıllarda bu mücadelenin retoriği çok farklıydı ama o gün Avrupa’da devlet adamları arasında namuslu devlet adamı sayısı sağda da solda da daha fazlaydı. Şimdi Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerdeki liman işçileri, üniversite kampüslerindeki öğrenciler ve sayılı bilim insanı bu konuda itirazlarını, reaksiyonlarını ifade ediyorlar. Bizim bu kadar infial halinde olmamızın sebebi, buradaki insancıkların telefonla canlı yayın yapma imkânı bulmalarıdır. Felakete biz birebir maruz kalmışçasına, hadisenin içerisinde; o trajedinin içerisinde yaşarmışçasına bulunduk. Ne yazık ki bu saldırılar hali hazırda devam ediyor. Ülkelerin siyasi sınırları vardır; siyasi sınırlarının ötesinde kültürel ve iktisadi sınırları vardır. Jeopolitik sınırları mevcuttur. Fransızlar, İngilizler, Amerikalılar ne kadar ilgileniyorsa biz kat ve kat daha fazla ilgilenme hakkımız vardır.”
Konferans; Arş. Gör. Dr. Ozan Selek’in “Gazze’den Yükselen Çığlık”, Dr. Öğr. Üyesi Tacettin Çalık’ın “Ceza Hukuku Perspektifiyle Gazze’de Yaşananların Soykırım Bağlamında Değerlendirilmesi”, Av. Özlem Barıner’in “Gazze’de Yaşanan İnsan Hakları İhlali Boyutunun İşkence Kapsamında Ele Alınması” başlıklı sunumların ardından sona erdi.





