Denizli Haber - TBMM Başkanvekili ve CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Denizli'nin Sarayköy ilçesinde 2 hafta önce meydana gelen jeotermal sondajı patlamasında halen kuyu püskürmesinin devam ettiği jeotermal kuyunun bulunduğu olay yerine giderek Gerali Mevkii’nden izlenimlerini paylaştı, basın ve kamuoyuna açıklama yaptı. Jeotermal kuyu yakınında bulunduğu süre içinde geniz akıntısı, yanma ve öksürük artışını kendilerinin de yaşadığı görülen Gülizar Biçer Karaca, Denizli Valisi, Sarayköy Kaymakamı ve kamusal sorumluluğu olan tüm otoritelerin devam etmekte olan bu felakete dair somut adım atması gerektiğini söyledi. Bu, bir doğal afet değil. Bu, siyasi baskıyla denetimsiz bırakılacak bir olay değil. Bu, kamuoyundan gizlenerek saklanabilecek bir sorun değil. Gerçeklerin açığa çıkması için denetim, soruşturma ve şeffaflık çağrımıza gecikme, telafisi olmayan sonuçlar doğurabilir.
RUHSAT, İZİN, RAPOR VE DENETİM BELGELERİ NEREDE? TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca; yaşanan kontrolsüz kuyu püskürmesinin halk sağlığına, çevreye, tarım arazilerine nasıl hasar vermeye devam ettiğinin açığa çıkarılması; ihmal ve sorumluluğu olanların hukuk önünde hesap vermesi ve daha fazla zararın yaşanmaması için denetim, şeffaflık ve saydamlık çağrısı yaptı. Beraberinde Sarayköy Sarayköy Belediye Başkanı Mehmet Salih Konya, CHP Sarayköy İlçe Başkanı Mesut Efe ve bölgedeki vatandaşlarla açıklamalarda bulunan Biçer Karaca, patlamanın gerçekleştiği şirketin yetkilisi Halil Pekdemir ile görüşmesinde sözlü olarak ifade edilen görüşlerin dayanağı varsa gecikmeden, ruhsat, rapor ve belgelerin yazılı olarak paylaşılması gerektiğini ifade etti. İşte tüm Türkiye’nin gözünün çevrildiği, çevre felaketinin yaşandığı olaya dair açıklamalar ve yanıt bekleyen sorular:
HALKIN KAYGILARI NE ZAMAN NASIL GİDERİLECEK? Sarayköy’de 15 gündür devam eden ve hem ülkenin hem de Denizli kamuoyunun kaygıyla takip ettiği jeotermal kuyu açma sürecinde meydana gelen patlamanın olduğu bölgede, gerçekten insanlar çok kaygılı. Neden kaygılılar? Çünkü burada ne olduğu, neden olduğu ve sonuçları hakkında kamuoyu şeffaf bir şekilde bilgilendirilmemektedir. Biz sorularımızı sorduk, sözlü olarak yanıt aldık. Ancak söz uçar, yazı kalır.
İNSAN SAĞLIĞI VE ÇEVRE FELAKETİNDE YANIT BEKLEYEN SORULAR
• Çıkan gaz hidrojen sülfür mü? Bu gökyüzüne doğru püsküren akışkanın içeriği nedir? Asit yağmuru olarak Sarayköy’ün verimli tarım arazilerine, sebze meyve bahçelerinin üzerine akacak mı?
• Hala fışkırmaya devam eden zararlı akışkanlar havaya, suya, toprağa ne şekilde zarar veriyor? Basınçlı suyun tahliyesi nasıl sağlanıyor, tarım arazilerine karışması önleniyor mu?
• Geçtiğimiz süreçte Aydın ve bölgesinde gördüğümüz akışkanın çok ciddi zararları olan toprağı çoraklaştıran bir yapı burada da olacak mı?
• Çiftçilerimiz ve üreticilerimiz bu nedenle gördükleri zararı ifade ediyor. Bu zararların miktarı nedir? Bu zararlar kalıcı mı geçici mi?
• Geçtiğimiz günlerde Sarayköy Açık Cezaevi neden boşaltılmak istendi? Neden son dakikada vazgeçildi?
• Çökme tehlikesi var mıdır? Yok mudur? Bilgilendirmeler ve duyumlar var. Araştırılacak ve bu bölgede bir çökme riskinin olup olmayacağı da mutlaka belgelendirilecek ve raporlandırılarak paylaşılacak mı?
SİYASİ BASKIDAN BAĞIMSIZ İNCELEME ŞART Çevrede bulunan yurttaşlarımız sürekli bizi arıyor. Boğaz yanması, geniz yanması, göz yaşarması, alerjik astım ve benzeri üst solunum yolu rahatsızlığı bulunanlar kendilerini çok rahatsız hissettiklerini ve bu nedenle burada hastalıklarının daha da ilerleyeceği kaygısı taşıyorlar. Bu çıkan gazın, hidrojen sülfür olduğu iddia ediliyor. Ancak firma sahibi başka bir şeyden bahsediyor. Bu gazın ve biraz önce gördüğümüz kanalda bulunan akışkanın içeriğinin ne olduğu, tarım arazilerine ve çevre sağlığına zararlı birtakım yapılar içerip içermediğinin mutlaka ve mutlaka bağımsız herhangi bir siyasi baskı görmeyen kurum ve kuruluşlar tarafından incelenmesi, incelendiyse Sarayköy halkının bilgilendirilmesi gerekmektedir.
DOĞAL AFET DEĞİL İNSAN ELİYLE GELEN FELAKET Bu patlayan kuyuda firma sahibi ‘doğal afet’ dedi. Doğal afet, insanın müdahale etmediği, insan kaynaklı bir sebep olmaksızın gerçekleşir. Deprem bir doğal afettir. Sel bir doğal afettir. Ama burası insanın müdahalesiyle gerçekleşen bir felakettir. Bu doğal afet değildir. Bunun mutlaka ihmal ve sorumluları vardır. Bu nedenle 15 günden bu yana bir kişinin dahi yargıda ifade vermemiş olması da manidardır.
YARGISAL SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ Biz hem bilimsel olarak, hem kamu kurum ve kuruluşlarının incelemeleriyle ama aynı zamanda bu felakete çevre ve insan sağlığına zararları dokunma ihtimali çok yüksek olan bu olayın sorumlularının yargı önünde hesap vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Tüm bu kaygı ve endişelere cevap olacak olan rapor ve sonuçların kamuoyu ile paylaşılması, kamu kurumlarının mecburiyetinde ve sorumluluğundadır. Bu nedenle biz de burada halkın kaygılarını bizzat yerinde inceleyerek, ilgililerine sorularımızı sorarak üzerimize düşeni yaptık. Ama sorduğumuz sorulara sözlü yanıt aldık. Yazılı yanıtı istiyoruz. Sorduğumuz soruların raporlarla cevaplarının desteklenmesini istiyoruz. Ama şunu unutmasınlar, biz biliyoruz ki şeffaf bir şekilde bugüne kadar açıklanmamış raporların sonuçları sadece o raporlarla sınırlı kalmayacak. Daha üst mercilerde bunun takipçisi olacağız. Ama yargıda da bu felaketin sorumlularının hesap vermesi için takipçisi olacağız."