Nefes almak, sadece yaşamı sürdüren bir fizyolojik işlev değildir; aynı zamanda zihnimizin haritasını çizen en derin göstergelerden biridir. Nasıl nefes alıyorsak, öyle düşünüyor, hissediyor ve yaşıyoruz. Nefesin ritmi bozulduğunda, zihinsel ve duygusal denge de bozuluyor. Nefes terapisti olarak en çok gözlemlediğim şey; kişinin zihinsel blokajlarının, kaygılarının ve korkularının nefes alışverişinde kendini ele verdiğidir.

Nefesin ritmini anlamak, zihinsel süreçleri şifalandırmak için bir pusula gibidir. Kişi kaygılıysa nefesi sığ, hızlı ve yüzeysel olur. Kendini ifade edemiyorsa nefes boğaza takılır, orada sıkışır. Zihin geçmişin yankılarında ya da geleceğin belirsizliğinde sıkıştığında, nefes de onunla birlikte şimdiki andan uzaklaşır; daralır, hızlanır ya da tutulur. Böylece kişi bedenen burada olsa bile, duygusal olarak geçmiş ya da gelecekte takılı kalır. İşte bu yüzden nefesle çalışmak, zihinle çalışmaktır.

Danışanlarımdan biri, toplum karşısında konuşmaktan korkan, başarılı ama kendini ifade etmeden önce kaygılanan bir öğretmendi. Kalabalık karşısında konuşacağı anlarda boğazı düğümleniyor, kalbi hızlanıyor, elleri titriyordu. Seanslarımızda ilk yaptığımız şey, konuşma anında nasıl nefes aldığına bakmak oldu. Her seferinde nefesini tutuyor, göğüs bölgesinden hızlı ve sığ nefesler alıyordu. Bu bedenin “tehlike var” mesajına geçmişten kalma bir karşılıktı.

Nefes terapisiyle birlikte önce bedenin verdiği bu yanıtı yavaşlattık. Derin, diyaframdan gelen yavaş nefeslerle sinir sistemini sakinleştirmeyi öğrendi. Daha sonra bu nefesi korku anında da sürdürebilme becerisi kazandı. İlk kalabalık konuşmasında sahneye çıkmadan önce 2 dakikalık nefes pratiği yaptı. Ve o gün hayatında ilk kez özgürce konuştu. Çünkü artık nefesi onun düşmanı değil, en büyük destekçisiydi.

Nefesin ritmi değiştiğinde, zihin yeni bir frekansa geçer. Bu frekansta korkular çözülür, özgüven güçlenir ve kişi kendi sesini duyabilmeye başlar. Nefes, zihnin aynasıdır. Onu izlemek, anlamak ve düzenlemek, yaşamın kontrolünü yeniden elimize almaktır. Eğer siz de hayatınızın bir noktasında “kelimeler boğazımda düğümleniyor” diyorsanız, belki de ilk adım kelimeleri değil, nefesinizi çözmektir.

Bugün küçük bir adım atın: Gözlerinizi kapatın, bir konuşma anını hayal edin ve 1 dakika boyunca sadece burnunuzdan dörde kadar sayarken yavaş, derin nefesler alın. Sekize kadar sayarken yavaşça nefesinizi burnunuzdan verin. Bu en kolay Sufi nefes tekniğidir. Bunu yaptığınızda bedeninize ve zihninize ne olduğunu fark edin. Çünkü zihninizi değiştirmek için önce nefesinizi değiştirmelisiniz.

Bu haftaki konuda size bir belgesel film olan 2021 yapımı Dr. Gabor Mate’in çalışmalarını anlatan “The Wisdom of Trauma” filmini önermek istiyorum. Şimdiden farkındalık ve huzur dolu seyirler diliyorum.

ATACA Tekstil’den Yeni Yatırım Hamlesi: Göveçlik’te Kendi Fabrikasına Taşındı
ATACA Tekstil’den Yeni Yatırım Hamlesi: Göveçlik’te Kendi Fabrikasına Taşındı
İçeriği Görüntüle

Sağlıcakla kalın…