Denizli Haber - Özel Denizli Tekden Hastanesi, sağlıkta gerçekleştirdiği üstün başarıların yanında oluşturduğu farkındalıklarla da halkı şuurlandırmaya devam ediyor. 4 Şubat Kanser günü dolayısıyla ülkemizde ve dünyada en sık rastlanan kanser türleri ile ilgili Denizli Tekden Hastanesi doktorları bilgilendirmelerde bulundu. Bu çerçevede meme kanserini Op. Dr. Aydın Keskin, prostat kanserini Op. Dr. Ali Gürağaç, kolon kanserini Op. Dr. Sami Cebelli, Cilt kanserini Uzm. Dr. Ali Yaşar, tiroid kanserini ise Op. Dr. Mehmet Tekin ve son olarak toplumda çok sık görülen akciğer kanseri konusunda da Uzm. Dr. Aslıhan Banu Er, açıklamalarda ve uyarılarda bulunarak erken teşhisin önemine vurgu yaptı.
“MEME KANSERİ KADIN HASTALIĞI OLARAK BİLİNSE DE ERKEKLERDE GÖRÜLME RİSKİ MEVCUTTUR”
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen ve ölümcül olan kanserlerin başında geldiğinden bahseden Genel Cerrahi uzmanı Op. Dr. Aydın Keskin, “ Her 8 kadından birinde hayatının bir döneminde meme kanseri gelişme riski mevcuttur. Meme kanserinde en önemli korunma şekli meme kanserini düzenli kontrollerle erken teşhis ile tedavi edebilme şansımız mevcuttur. Meme kanserinden korunmanın en önemli yolu 40 yaşından itibaren düzenli meme kontrolleridir. Yılda bir kere mamografi yapılması altı ayda bir de ultrasonla bakılması son derece önemlidir. Meme kanserinde 40 yaş sınır olmasına rağmen daha erken yaşlarda da meme kanseri görülebilmektedir. Bundan dolayı tüm kadınların mutlaka evde kendi kendilerini muayene etmelerinde fayda vardır. Herhangi bir durumda mutlaka en yakın sağlık ocağına başvurmalarında fayda vardır. Meme kanseri her ne kadar kadın hastalığı olarak bilinse de erkeklerde görülme riski olduğunu bilmekte fayda var. Meme kanserli hastaların yaklaşık yüzde biri erkeklerde görülmektedir. Akla gelmediği için erken dönemde fark edilmeyerek tedavi şansı yitirilmektedir. Bu yüzden kadınlarda da erkeklerde meme kanserinde en önemli korunma yöntemi erken teşhistir. Erken teşhis ile meme kanseri olan hastalar tamamen iyileşebilmektedir.” şeklinde bilgi verdi.
“HAYAT TARZINDA YAPILACAK BAZI DEĞİŞİKLİKLERLE PROSTAT KANSERİNİN ÖNÜNE GEÇEBİLİRSİNİZ”
Herhangi bir şikayeti olmayan erkeklerin 50 yaşından sonra mutlaka prostat kontrollerini yaptırmaları gerektiğinden bahseden Üroloji uzmanı Op. Dr. Ali Gürağaç, “Prostat, nedeni tam olarak tam olarak bilinmemekle birlikte genellikle 50 yaşından sonra erkeklerde büyümeye başlar. Kliniğimize başvuran hastalarımızda sık sık idrara çıkma, kesik kesik idrar yapma, idrar sonrasında ağrı, idrardan sonra mesanenin tam boşalmama hissi, gece sık idrara çıkma, idrarda kanama gibi belirtiler ile karşılaşıyoruz. Sıvı kısıtlamaları, bazı diyet ürünlerinden uzak durmaları, acılı baharatlı yiyecekleri tüketmemeleri gibi hayat tarzında yapılacak bazı değişiklikler ile kalitesini arttırabildiğimiz hastalarımız mevcut. Fakat prostatı büyümüş hastalarımızda prostatın büyüklüğüne göre ilaç tedavisi, ilerlemiş durumlarda ise cerrahi tedavilerin ön planda değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu yüzden erken teşhis son derece önemli. Ailede prostat kanseri öyküsü varsa 45 yaşından itibaren, eğer ailede prostat kanseri öyküsü yoksa da herhangi bir şikayetiniz olmasa da 50 yaşından itibaren yıllık PSA kontrollerinizi yaptırmanız gerekmektedir. Eğer prostata dair idrara çıkamama, idrarda yanma gibi şikayetleriniz varsa kaç yaşında olursanız olun Ürolog tarafından yapılan kontrollerle bu derdinizin çözümünü bulabilirsiniz” dedi.
“50 YAŞININ ÜZERİNDE TÜM BİREYLERDE EN AZ BİR KERE KOLONOSKOPİ YAPILMALIDIR”
Genel cerrahi uzmanlarından Op. Dr. Sami Cebelli, “Kolon kanseri en sık görülen üçüncü kanser türü olup kadınlar ve erkeklerde eşit oranda görülmektedir. Hastaların büyük ekseriyeti 40 yaş üzerindedir. Yaşla birlikte hastalığın görülme riski de artar. Kolon yani kalın bağırsak, karın içerisinde sağ taraftan başlayarak ters U harfi şeklinde yerleşmiş bir organdır. Kolonun anüse yakın son 15cm.’lik kısmına rektum ismi verilmektedir. Kolon kanserleri hemen her zaman bağırsak içerisindeki poliplerden gelişmektedir. Ailesinde kolon ve rektum kanseri veya kalın bağırsak polibi bulunanlarda ve ülseratif kolit gibi hastalıkların olması durumunda kanser riski artar. Kolorektal kanserler erken dönemde belirti vermezler. Hastalığın yaygın hale gelmediği, sadece kalın bağırsağın içerisine sınırlı olduğu bu dönemde teşhisin konulması hastalığın tamamen ortadan kaldırılabilmesi için hayati önem taşır. 50 yaş ve üzerinde olan tüm bireyler dışkıda gizli kan testine tabi tutularak (+) sonuç çıkanlar kolonoskopi ile incelenmelidir. Ayrıca dışkıda gizli kan testi negatif olsa dahi 50 yaşındaki tüm bireyler en az bir kez kolonoskopi ile incelenmelidir” şeklinde konuştu.
“BENLERDE ŞEKİL YA DA RENK DEĞİŞİKLİĞİ CİLT KANSERİNİN HABERCİSİ”
Cilt kanserlerinin en sık görülen kanser türlerinden olduğunu belirten Cildiye doktoru Uzm. Dr. Ali Yaşar, “Cilt kanserleri en sık görülen kanser türlerinden olup özellikle görünür bölgede olması sebebiyle fark edilmesi kolaydır. Cilt kanserleri açık tenli olanlarda, ailesinde cilt kanseri öyküsü olanlarda, çocukluğunda güneş yanığı geçirenlerde, güneş altında çalışanlarda, direnci zayıf olan kişilerde daha fazla görülebilmektedir. Korunma yöntemlerinden de bahsedecek olursak, özellikle güneşten korunmak çok önemlidir. Yaz aylarında özellikle şapka kullanmak, güneş kremi kullanmak, gözlük, koruyucu giysiler kullanarak kendimizi korumak son derece önemlidir. Güneş kremini yaz döneminde özellikle güneş gören bölgelerimize 3-4 saatte bir kullanmak gerekir. Bunların dışında vücudumuzdaki benlerde olan değişiklikler de cilt kanserinin habercisi olabilmektedir. Cildimizdeki benlerde renk ya da şekil değişiklikleri varsa dermatologa başvurmak cilt kanserinde erken teşhis için önemlidir. Cilt kanserleri arasında özellikle melanom dediğimiz kanser türü diğer cilt kanserlerine göre daha ölümcül olduğu için dönem dönem kontrollere gitmekte fayda vardır. Unutmayın her kanser türünde olduğu gibi cilt kanserinde de erken teşhis hayat kurtarır“ dedi.
“TİROİD KANSERİ ERKEN TEŞHİS EDİLDİĞİNDE DİĞER KANSER TÜRLERİNE GÖRE HAYATTA KALIM SÜRESİ DAHA UZUNDUR”
Genel cerrahi uzmanlarından Op. Dr. Mehmet Tekin, “Tiroid kanserleri endokrin kanserler arasında en sık görülen kanser türü olmasına rağmen genel kanser türlerine göre daha nadir görülmektedir. Fakat diğer kanser türlerine rağmen hayatta kalım süresi daha uzundur. Tiroid kanserlerinde en önemli belirti ele gelen bir kitledir. Elle muayenede ele gelen bir kitle olduğunda mutlaka bir uzmana başvurmalısınız. Şüphe edilen durumlarda hekiminiz ultrason yaparak eğer şüpheli bir durum varsa da ince iğne biyopsisi ya da sintigrafi yöntemi ile teşhis konulmaktadır. Kitleler bazen ses tellerini etkilediği için ses kısıklığı, yutma güçlüğü ilerlemiş durumlarda ise nefes darlığı şeklinde belirti verebilir. Bu gibi durumlarda hastalar kliniğimize başvurabilirler. Tiroid kanserleri ne kadar erken fark edilirse tedavi o kadar olumlu yönde ilerlemektedir. Kanser teşhisi konulan hastalarda ilk tedavi yöntemi tiroid bezlerinin alınması yani cerrahi işlemdir. Kanserin türüne göre daha sonra ilaç tedavisi ya da halk arasında atom tedavisi olarak bilinen radyoaktif iyot tedavisi gelmektedir. Tiroid kanserleri, doğru tanı ve tedavi uygulandığında başarı oranı diğer kanser türlerine göre çok daha yüksek olan bir kanser türüdür. 20 yılın üzerinde hayatta kalım süresi görülebilmektedir. Diğer tüm kanserlerde olduğu gibi bu kanser türünde de erken teşhis hayat kurtarır” ifadelerini kullandı.
“EN SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRLERİNDEN BİRİ AKCİĞER KANSERİ”
Göğüs hastalıkları doktoru Uzm. Dr. Aslıhan Banu Er, “Akciğer kanseri, toplumda sık gördüğümüz kanser türlerinden biridir. Erkeklerde on binde beş oranında görülürken kadınlarda on binde bir oranında görülmektedir. Son zamanlarda sigara içiminin artması sebebiyle de akciğer kanserine daha sık rastlamaktayız. Akciğer kanserlerinde en önemli belirtiler hastada geçmeyen öksürük, göğüs ağrısı, kanlı balgam, nefes darlığıve kilo kaybı gelmekte. Bilinmeyen bir şekilde kilo kaybı veya tedaviye cevap vermeyen bir öksürük durumunda mutlaka akciğer kanseri riski düşünülerek tarama yapılması gerekmektedir. Bazen hastalar sadece ses kısıklığı ile gelebiliyor. Ses kısıklığı olmasa bile sesin normal tonundaki değişiklik bile bizde akciğer kanseri şüphesi uyandırabilmektedir. Akciğer kanseri özellikle sigara içenlerde çok sık görülmektedir. Hatta akciğer kanserine yakalanan hastaların yüzde 85-90’ının sigaradan dolayı olduğu bilinmektedir. Hatta sadece sigara içmekle değil pasif içici olan hastalarda bile biz akciğer kanserini görmekteyiz. Akciğer kanserinde sigara içmenin dışında bazı risk faktörleri de mevcuttur. Örneğin, ailede akciğer kanseri öyküsü varsa toplumdaki diğer insanlara göre 10 kat daha fazla akciğer kanserine yakalanma riski görülmektedir. İleri yaş hastalarda, radyoterapi alma öyküsü, kimyasal maruziyet, hava kirliliği, radon gazı maruziyetinde akciğer kanseri daha sık görülmektedir. Toplumda sık rastlanan kanser türlerinden biri olduğu için erken teşhis ve düzenli kontrollerle de bu hastalığın önüne geçebilmekteyiz“ şeklinde bilgi verdi.