Denizli, Denizli sesleri otobüsün içinde yankılandı.

Belli ki çok kişi uyuyordu.

Gözlerimi zorlukla açtım.

1 saat kadar uyumuştum.

Bagajımı aldığım da hafif üşüdüğümü fark ettim.

Takvim yaprakları 21 Eylül 1979 gösteriyordu.

Ben 10 lu yaşların ortasına çok yaklaşmıştım.

8 yıllık Yatılı okul süreci bizi yaşımızdan fazla büyütmüştü.

Şaşkın bakışlarımı yakalayan taksi şoförü bagajımı çoktan elimden almıştı.

Zaman bir su gibi akıp gidiyordu.

150 bine yakın nüfusu ile sakin huzurlu bir şehirdi Denizli.

Kış aylarında Arı sineması ile pastaneler tek lüksümüzdü.

Yaz ayların da daha şanslıydık.

3 adet parkımız vardı.

Tabi yazlık sinemalarımız farklı heyecanımızdı.

Teknoloji, internet, tv, bilgisayar, cep telefonu yoktu.

Sarı dolmuş taksiler olsa da yürüyerek gitmek çok daha güzeldi.

Misafirlik için önceden haber gönderilirdi.

Bir maniniz yoksa annemler size gelecekler haberi sözlü iletilirdi.

Çocuklar asla kırılmaz, buyursun gelsinler denirdi.

Güzel günlerdi, hem de çok.

Hayatın aslını yaşıyorduk.

O yıllar;

Sokakta oynamanın bir tehlikesi yoktu.

Mahalle futbol maçları harikaydı.

Şişelenmiş su değil, musluklardan içerdik.

Aynı bardağı çok kişi kullanırdık.

Arkadaş evine davetsiz gidilir, sofrasına oturulabilirdi.

Dostluklar gerçek, arkadaşlıklar vefa doluydu.

Keyifli geçiyordu günler.

80 li yılların ortasına geldiğimizde askerlik görevi gelip çatmıştı.

Sayılı gün çabuk geçer dediler.

O kadar çabuk olmasa da geçti işte.

Sonuçta 550 gündü.

Özal’lı yıllar ülkemize değişim rüzgarları estiriyordu.

Denizli’de bu durumu çok iyi değerlendirmişti.

İhracata yönelik üretimler hız kazanmıştı.

90 lı yıllar körfez ile krizi başlamıştı.

Teknoloji yavaş yavaş daha fazla hayatımıza giriyordu.

Bilgisayar artık masalardaki yerlerini almıştı.

Cep telefonu cep yerine kemere asılı olarak hayatımıza girmişti.

Sokaklarda oynayan çocuklar artan araç trafiği nedeniyle eve kapanır hale gelmişti.

Kot ceketler ve diklenmiş  saç modası ağırlığını hissettiriyordu.

Boyun cüzdanları ve sandaletler hayatımıza girmişti.

Oduncu gömleklerini asla unutmadık.

Ama..

90 lı yıllar hep ürkütücü gelmiştir bana.

Ülkemiz ekonomik zorluklarla boğuşurken üstüne faili meçhul cinayetler eklenmişti.

Siyasette vefasızlık ve ihaneti gören rahmetli Özal dayanamayıp hayata veda etmişti.

90 lı yılların ortaları yeniden iktidar değişikliğini getirmişti.

Ve rahmetli Erbakan Başbakan olmuş, birilerinin hiç hoşuna gitmemişti.

İktidar dönemi uzun sürmemiş ayak oyunları ile iktidardan indirilmişti.

Kurulan çoklu koalisyon meşhur 28 Şubat süreci kararlarını almıştı.

Koalisyonun balayı dönemi uzun sürmemiş, sıkıntılar su yüzüne çıkmaya başlamıştı.

Yeni bin yıl bize siyasi iktidarsızlık ile birlikte büyük bir ekonomik kriz hazırlamıştı.

Not: Devam edecek.