‘’Türkiye’nin son kırk yılında yapacağı bütün atılımlara PKK Terör Örgütünün varlığı engel olmuştur.’’ Diyerek başlayan yazının tamamlanması için açıklamalar devam ettirilmelidir;

PKK, elde ettiği gelirler sayesinde saldırılarını sürdürebilmektedir. İllegal olarak hareket eden bu yapılanmanın gelirlerinin tamamı illegaldir, yani kara paradır. Bunların en başında uyuşturucudan elde edilen kara para gelmektedir. Zehir ticaretine ilave olarak sınır hattının İran, Suriye ve Irak tarafında sırtlarıyla kaçak malzeme taşıyanlardan zorla alınan paralar, kaçırdıkları küçük iş adamlarının ailelerinden fidye olarak elde edilen gelirler PKK’nın silahlarını satın almak için kullandığı illegal gelir kaynaklarıdır.

PKK’ya sempati duyanlara bu cinayet şebekesinin gelirlerinin kaynağı sorulduğunda; ‘’Halkın gönüllü olarak verdiği bağışlar’’ kaynak olarak izah edilmektedir. Söz konusu yöntemle, yani gönüllü olarak, hiçbir aklı başında iş adamının terör örgütüne para aktardığı tespit edilmemiştir.

Başlangıçta belirtildiği gibi, kara paranın en karanlık olanı uyuşturucudan elde edilen gelirlerdir. Türkiye’de uyuşturucu ticareti üç ana akımla gerçekleşmektedir. Bunlar incelendiğinde; Afganistan’da üretilip İran üzerinden Türkiye’ye giren ve transit olarak Avrupa’ya giden uyuşturucu eroin, Hollanda’da üretilip çeşitli yollardan Türkiye’ye tüketilmek üzere gelen ya da Türkiye üzerinden Arap Coğrafyasına geçen uyarıcı amfetamin ve ülkemizde en büyük oranda Diyarbakır Lice’de üretilip tamamen Türk insanı tarafından tüketilen halisinojen esrar ticareti gözlemlenmektedir.

İnsan vücudunda kasları uyuşturup bağımlılık yaparak yoksunluğunda büyük ağrılar veren eroin, en çok ölümlere sebep olan maddedir. Kuzey ve batı ülkelerde daha yaygın olarak kullanılan bu maddenin ticareti, uluslar arası büyük şebekeler tarafından, çok gizli olarak yapılmaktadır. Eroinin, Başkale ve Yüksekova kırsalından ülkeye sokulmasında, büyük şehirlere taşınmasında ve Avrupa’da yerleşmiş hücreleri tarafından tüketiciye ulaştırılmasında PKK’nın rol aldığı Dünya Uyuşturucu Raporlarında belirtilmiştir.

En çok Suudi Arabistan’da tüketildiği bilinen Kaptagon isimli, insan vücudunda çok kısa sürede yıkımlara sebep olan uyarıcı maddenin Suriye sınırından, PKK’nın himayesinde geçirildiği bilinen bir gerçektir. Bu iddianın ispatı için Suriye sınır hattında PKK’nın ne kadar etkili olduğu konusundaki güncel haber bültenlerini izlemek yeterlidir.

Dünyada yüzde yetmiş beş oranında tüketilen ve en yaygın zararlı madde olan esrar, ülkemizde de gençliği kasıp kavurmaktadır. Diğer sorunlu maddelerin kullanılmasında birinci basamak olarak görülen esrar, gençlerin benliğini ortadan kaldıran halisinojen etkisiyle bağımlıları suç işlemeye yöneltmektedir. Bu zararlı madde tamamen Türkiye sınırları içinde üretilip tüketilmektedir. Esrarın en büyük üretim merkezi PKK’nın kurulduğu yer, Diyarbakır Lice İlçesi’dir. Söz konusu bölgede genellikle sahipsiz arazide ekilen kenevir bitkisi, kesilip kamuya ait meşelik alanlara taşınmakta, buralarda işlenip Türkiye genelinde satışa sunulmaktadır.

Esrar üretimiyle yapılan mücadeleler göstermiştir ki; PKK’nın etkili olduğu kırsal alanlar ile esrar üretilen bölgeler örtüşmektedir. Büyük yakalamaların yapıldığı 2013 yazında bu durumu gizleyemeyeceğini anlayan PKK yöneticileri, söz konusu bölgelerde faaliyet gösteren mensuplarına esrar üretiminin engellenmesi talimatı vermiştir. Talimat doğrultusunda hareket eden PKK mensupları 2014 yılında söz konusu bölgede esrar üretimini engelleyebilmişlerdir. Bu olay bize ‘’PKK istemediği takdirde bölgede esrar üretilemez’’ gerçeğini göstermiştir.

Güvenlik güçlerinin baskısına rağmen terör açısından hassas olan bölgelerde yoğunlaşan esrar üretimi PKK’nın himayesinde yapılmaktadır. Terör saldırılarının yeniden başlatıldığı 2016 yılında, Lice kırsalında yeniden eskisinden daha fazla esrar üretiminin tespit edilmiş olması belirtilen ifadeleri doğrulamaktadır. Gençlerimizi zehirleyen esrar üreticilerinin PKK himayesinde hareket ettiği ve terör örgütüne çok büyük kaynaklar aktardığı gerçeği, mücadelenin içinde olanların her türlü tespitiyle ortaya konulmuştur.

Uyuşturucudan elde edilen kara para, bağımlılara verdiği zarar kadar toplumun geniş bir kesimini olumsuz etkilemektedir. Esrar üretiminin her safhasında yer alan gençler bir müddet sonra bağımlı olmakta, kara para insanların tembelleşmesine ve toplum kurallarından uzaklaşmasına sebep olmaktadır. Yoğun bir şekilde tespit edilen uyuşturucu kaçakçılığı suçunun şüphelileri, yakalanarak ceza ve tutuk evlerine konulduklarında geri dönülmez şekilde toplumdan kopmaktadırlar.

Terör örgütünün beslendiği diğer kara para kaynakları, belli bölgelerde vatandaşların huzurlu ve özgür yaşama imkânlarını kısıtlamaktadır. Esnaflar, haraç toplamaya gelen örgüt müsvetteleri yüzünden çalışma şevkini kaybetmekte, kırsal alanda projeler üretip yatırım yapanlar haraç vermedikleri takdirde kaçırılma tehlikesi yaşamaktadırlar. Sade vatandaşların babadan miras kalan arazilerine göz koyanlar, PKK mensuplarıyla anlaşıp, insanların topraklarını terk etmesine zorlamaktadırlar.

Hiçbir legal geliri olmayan PKK isimli cinayet şebekesi tam bir çıkar amaçlı suç örgütü mantığıyla toplumun huzurunu bozmaya devam etmekte, özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan vatandaşların yaşamını çekilmez hale getirmektedir. Belli bölgelerde travmaya dönüşen bu gerçeklik büyük bir kitlenin göç etmesine ve başka zorluklara katlanmasına sebep olmaktadır. PKK’sız bir Türkiye, başta Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan vatandaşların özlemidir.

Kirli parayı elde etmek üzere kan dökmekten çekinmeyen bu cinayet şebekesinin ortadan kaldırılması ve bir daha geri dönmemek üzere toplumun hafızasından silinmesi, milletin sağlıklı ve mutlu yaşaması için zorunluluktur.

PKK’sız bir Türkiye güzel günlere kavuşacaktır.