Diyetisyen Rümeysa OKSAY
Sonbaharın serin rüzgârları Denizli sokaklarını dolaşmaya başladı bile. Yazın rehavetinden çıkıp kışa adım atarken, vücudumuzun da bu geçişe hazırlanması gerekiyor. Bu dönemde bağışıklık sistemimizi güçlendirmek, sadece takviyelerle değil, kendi mutfağımızdaki yerel lezzetlerle mümkün.
Denizli mutfağı, aslında tam bir şifa hazinesi. Tarhana, pekmez, ceviz, yoğurt ve yeşil sebzeler gibi geleneksel yiyecekler, hem enerji verir hem de bağışıklık sistemini destekler. Özellikle tarhana çorbası, içerdiği fermente yoğurt ve tahıllar sayesinde probiyotik özellik taşır. Soğuk günlerde içilen bir kase tarhana, hem mideyi hem ruhu ısıtır.
Bir diğer önemli lezzet pekmez. Demir, potasyum ve antioksidan açısından zengin olan üzüm pekmezi, Denizli’nin bağlarından sofralarımıza gelir. Sabah kahvaltısında tahinle birleştiğinde, güne güçlü bir başlangıç sağlar. Ceviz de unutulmamalı; omega-3 içeriği sayesinde beyin sağlığını destekler, vücuttaki iltihaplanmayı azaltır.
Kışın en büyük destekçilerinden biri de yoğurt. Ev yapımı, katkısız yoğurt; probiyotik bakterilerle bağırsak sağlığını korur ve bağışıklık sisteminin temellerini güçlendirir. Denizli’nin doğal süt ürünleri bu açıdan büyük bir avantaj. Ayrıca pazar tezgâhlarında bolca bulunan ıspanak, pırasa, havuç, kereviz gibi kış sebzeleri; vitamin ve lif yönünden zengin seçeneklerdir. Her tabakta bir renk görmek, hem bağışıklık hem de enerji açısından altın bir kuraldır.
Kısacası, kışa güçlü girmek için mucize aramaya gerek yok. Denizli’nin bereketli topraklarında yetişen, yıllardır sofralarımızda olan bu besinler zaten vücudun ihtiyacını karşılıyor. Tek yapmamız gereken, geleneksel lezzetleri modern bilimin ışığında doğru oranlarda sofraya taşımak.
Unutmayalım, sağlık; ne eczanede ne de market rafında. Sağlık, bizim mutfağımızda, tenceremizde, geleneklerimizde.