Öncelikle bütün doktorlara sonsuz saygım olduğunu, bu mesleğin çok kutsal bir meslek olduğunu ve her zaman doktorlukla ilgili çok güzel düşüncelere sahip olduğumu, hatta çocuklarıma her daim bu mesleği özendirmek için de elimden geldiğince çaba sarf ettiğimi belirtmek istiyorum…

Günümüzde bu saygın mesleğe olan saldırıları da hiçbir zaman onaylamadım. Bu tür saldırıların da adeta birer sapkınlık, toplum dejenerasyonu olduğunu düşünüyor, şiddet uygulamakla hiçbir sorunun çözülemeyeceğini biliyor ve bu tür davranışları esefle kınıyorum…

Fakat nerede ise küçük bir doktor ihmali gencecik bir cana mal olabilirdi. Çok şükür ki bu olmadı ama hiç de kolay olmayan bedeller ödedikL

Ne yazık ki çok kısa bir süre önce ailecek yaşadığımız, daha doğrusu oğlumun başına gelen sağlık probleminden sizlere biraz olsun bahsetmek istiyorum. Her birimizin başına gelebilecek, basit gibi görünen fakat küçük bir ihmal sonucu, çok ciddi sonuçlar doğurabilecek bir problem…

Oğullarımdan, Uğur Mehmet; görevi gereği sık sık il değiştirmek zorunda kalıyor. Bu durumda otelde kalmak ve doğal olarak da dışarıdan yemek yemek zorunda kalıyor. Bu seyahatlerinden en son bulunduğu Eskişehir’de rahatsızlanıyor, besin zehirlenmesi olabileceğini düşünerek ve oradaki Türkiye’de iyi bir isim yapan özel bir hastanenin acil bölümüne başvuruyor…

Acı ile kıvranarak karnı davul gibi şişmiş olarak gittiği acil serviste, bir serum verildikten sonra bir torba da ilaçla, “besin zehirlenmesi olabilir, iki gün içinde geçmezse tekrar gelin” diyerek hiç bir tetkik yapmadan hastaneden yollanıyor. Yolluyorlar yollamasına ama oğlumun acıları o an diner gibi olsa bile, bir süre sonra artarak devam ediyor ve dayanılmaz bir hal alıyor…

Bu süreçte ise oğlum başka bir ile (Uşak) teftiş yapmak üzere görevlendiriliyor. Görev bilinci ile haline hiç bakmadan, hem de tek başına ve araç kullanarak ertesi gün yeni görev yerine zar zor ulaşıyor. Kendisinde o gücü bulamadığı için hemen görevli olduğu banka şubesinin müdürüne ulaşarak kasa sayımını aldırıyor…

Yalnız başına o gece otelde acılar içersinde kıvranarak sabah olmasını beklerken doğal olarak saatler bir türlü geçmek bilmiyor…

Bu arada o gece babası arıyor, ben arıyorum, cevap yok…

O kadar kötüleşmiş ki telefonlara bile cevap verecek gücü kendinde bulamamış. Babası sabah mesaj yazmış, mutlaka bir hastaneye gitmesini önermiş…

Banka müdürüne kasayı aldırmış ama rahatsızlığından hiç söz etmemiş. “oğlum neden söylemedin? İnsan hiç değilse banka müdürüne söyler, burada hiç kimsemiz yok” dediğimde ise aldığım cevap; “ben oraya denetlemeye gidiyorum, borçlu mu kalsaydım.” Oluyor…

Oradan direkt Özel Öztan hastanesine gittiğinde, Dahiliye Uzmanı Doktor Selahattin Çakıroğlu, durumunu hiç beğenmeyerek direkt hastaneye yatışını yapıyor. Diyor ki “Sizi üç gün burada dinlendirip öyle yollayacağız.” İyi ki de öyle diyor…

Bu arada ben de İstanbul’dayım, henüz gideli 4-5 gün olmuş ve henüz dönmeyi planlamıyorum. Ama haberi alır almaz ilk uçakla, Denizli çardak hava alanında buluyorum kendimi. Eşimle orada buluşup direkt Uşak ilinin yolunu tutuyoruz. Gece yarısı hastaneye ulaştığımızda, oğlumuzu karnı davul gibi şişmiş bir şekilde hastane odasında, yalnız yatarken buluyoruz…

Canım benim, çektiği o yoğun ızdırabı bize bile hissetirmiyor o gece. İnsanların en çaresiz kaldıkları anlardaki o naif ifade ve sözler var kuzumun dilinde. Babası ve ben, o gün belki de otuz yıldır alamadığımız iltifatları alıyoruz oğlumuzdanJ   

Sabah doktoru geldi ve hemen operasyona alacağını, henüz teşhisi koyamadığını, karında görebilmek adına büyükçe bir kesi açacağını açıklıyordu bizlere. Saat 11.00 gibi çıkardılar ameliyathaneye o iki saat nasıl geçti bilemiyorum. Ancak ameliyat sonrası öğreniyoruz. Apandistin patlayarak bütün karına yayıldığını. Doktor hayretler içerisinde “üç dört gün bu şekilde nasıl dolaşmış, zehirleyebilirdi de” diyordu.  Allah korumuş…

ŞÜKÜRLER OLSUN… Bu konuda ne kadar şükretsek de azdır…

Operatör Doktor Cemile Aydemir Ercihan ve ekibi o gün (4 Şubat 2022) oğlumuzun hayatını kurtarıyordu…

Bu vesileyle, Özel Uşak ÖZTAN Hastanesine, bütün çalışanlarına, hastanede kaldığımız altı günlük süreçte bizlere özenle en hassas şekilde davranan ve evimizde hissettiren, bütün hastabakıcı, hemşire ve hiçbir zaman ilgisini esirgemeyen, yatışını uygun gören, Uzman Doktor Selahattin Çakıroğlu ve Operatör Doktor Cemile Aydemir Ercihan Hanımefendiye, gönülden teşekkür etmek istiyorum… İyi ki sizin gibi doktorlarımız varJ

Aile olmanın önemini de bu durumlarda bir kez daha anlıyoruz. Bütün ailemizi bu süreçte her daim yanımızda hissetmek bizim için motivasyon kaynağı oldu. Hastaneye gelerek yanımızda olan, çocuklarım, gelemeyip sürekli telefonla arayarak halimizi hatırımızı soran, eş dost ve bütün yakınlarımıza da gönülden teşekkür ediyoruz. İYİ Kİ VARSINIZJ

Bu bilinç ve özveriyle çalışan bütün doktorlarımız ve sağlık çalışanlarının hak ettiği muamele ve yasal haklara ulaşabilmeleri dileğiyle, sağlıkla ve hoşça kalın:)

                                                                                                                   MİNNETTAR BİR ANNE

                                                                                                                           Zeliyha ÇINAR