Yaz geldi mi, döner Avrupa’da yaşayan Türkler memleketlerine.

Eskiden de mi böyleydi, yoksa yeni yeni mi daha net ortaya çıkıyor, arabaları pek bir lüks değil mi sizce de?

Elbette gurbet ellerde hep çok iyi şartlarda yaşamalarını, daha çok kazanmalarını isteriz, bu net.

Ancak insan kendi ülkesindeki insanlara da bakıyor biraz. Kıyaslama kaçınılmaz.

Örneğin, Avrupa’da sıfır km araba almak ülkemizdekine göre daha kolay ve uygun diyebiliriz.

Döviz kurundaki artışlar, alım gücündeki gerileme ve vergilendirme sistemi nedeniyle ülkemizde sıfır bir araba almak oldukça maliyetli oluyor. Bu nedenle insanlar genelde ikinci el arabalar almayı tercih ediyor. Ancak ikinci el arabaların da güvenlik sorunları insanları düşündürüyor.

Öte yandan, Avrupa’da yeni bir araba almak, yüksek işçilik maliyetleri nedeniyle ikinci el arabaları tamir ettirmekten daha kolay ve ucuz oluyor.

Avrupa’da genelde 10-12 yıllık arabalar bile hurdaya ayrılırken; bizim ülkemizde henüz yeni başlayan bir uygulama bu, o da ancak 16 yıllık araçlar trafiğe çıkamıyor.

Dolayısıyla her sene yeni bir Mercedes, BMW gibi en iyi dünya markaları ile yurdumuzun tozunu attıran Avrupalı Türklerimize diyecek sözümüz yoktur. Avrupa, her türlü sosyal desteği de sunarak, Avrupa’da araba alımını, dolayısıyla yaşamı kolaylaştırmış durumunda. Araba almak günlük hayatın bir getirisi gibi, lüks bir ihtiyaçtan çıkmış durumda.

Misâl Almanya... 80 yıla yakın zamandır otomobil sektöründe motor üretimi ve sanayi merkezi de olarak, onlar vermesin de kimler versin en iyi arabaları insanlarına?

Aslında ülkemizde yaşayan azınlık denecek sayıda insanlar arasında da son yıllarda lüks araba kullanımı hızlı bir biçimde arttı.

Belki de Ortadoğulu petrol zengini ülkelerinden özenerek geçtiğimiz bu seviye, elbette şehir trafiğine hiç de uygun olmayan pek çok araç ile doldurdu yollarımızı. Devasa jeep modelleriyle, milyon dolarlık spor arabalarla trafikte kalmak onlar açısından zor olsa gerek. Ancak günümüzde artık her şey ihtiyaçtan ziyade heveslerden doğuyor. Her zaman daha iyisi vardır!

Oysa Avrupa’da daha çok mütevazi araba kullanımı var diyebiliriz. Üstelik arabalar bir statü göstergesi olmaktan da uzak.

Bu hafta muhalefet partisi liderinden de böyle bir araba çıkışı yapıldı.

‘Biz iktidara gelene dek araba almayın, bekleyin. Halkın çoğunluğu tarafından en fazla ilgi gören modellerden sıfır olarak araba alımlarını kolaylaştıracağız.’ dediler. Vergi sisteminde değişikliğe gidileceğinden bahsettiler. Ne kadar gerçekçi bir düşünce bilemiyoruz.

Yakıt fiyatları düşsün de, Rus-Ukrayna krizi bir çözülsün de doğalgaz ve petrol fiyatları da ucuzlar elbette. Ondan sonra sıra arabalara gelsin yeter ki… Ama önce yakıt ücretleri azalmalı.

Bu tıpkı fotokopi makinesi alır gibi. İsterseniz en iyisini alın, ama toner fiyatları uçuk ise o makineyi kullanabilmek zor olur.

Ülkemiz insanı da elbette her şeyin en iyisini hak ediyor. Yerli otomobil sektörü geliştikçe, elbette ithal marka sıfır araba fiyatlarında da azalma olur. Ancak her şey alım gücüyle ilgili nihayetinde.

Trafikte dikkatli olmak ise tüm bunlardan daha önemlidir diyerek sağlıklı ve iyi günler dilerim.