On gündür ülke kışı yaşarken, yüreklerimiz cehennemi bir alev içinde kavruluyor.

Geçen hafta 10 ilimizde on üç milyon küsur insanın yaşadığı Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli olarak meydana gelen 7,7 büyüklüğünde deprem Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay'ı da sarstı.

Meydana gelen bu büyük afet tüm ülkemizi ve ülke insanlarımızda onulmaz derin yaralar açtı.

Deprem bölgelerinde yıkılan binlerce bina ve enkaz altında kalan yine binlerce insanımızın acısı yüreklerimize çığ gibi düştü.

Dondurucu soğukta evsiz, yurtsuz, yuvasız, işsiz, aç ve açıkta kalan binlerce insanımızla birlikte sokaklarda üşüdük. Enkaz altında kalanların kurtarma çalışmalarını izlerken onlarla birlikte çaresizliği yaşadık.

Günlerdir uykusuz, boğazımızda bir türlü yutkunamadığımız bir yumruyla evlere kapandık. Psikolojimiz dibin de dibine vurdu. Yemek yiyemez, uyku uyuyamaz olduk. Oradaki insanlarımız can pazarını yaşarken sıcak evlerimizde televizyon başında acıyı izlemenin utancını yaşadık.

Enkazdan sağ olarak çıkarılanları gördükçe birazcık umutlanmaya çalıştık. Fakat acı o kadar dayanılmazdı ki kimisinin anası yok olmuştu, kimisinin babası, kimisinin de evladı.

Yardımlar gitti yurdun dört bir yanından. Diğer ülkeler de yardım için yanımızda yer aldılar fakat benim düşündüğüm geride kalan yüzlerce masum çocuğun tutunacak, güvenecek dallarının yok olup gitmesi. Bu çocuklar ne olacak? Bu masumlara bence aile sıcaklığını az da olsa yaşatabilecek koruyucu ailelerin harekete geçmesi. Evlat edinmelerin hızlandırılması. Bu mini mini öksüz yavrularımızın yetiştirme yurtlarına terkedilmemesi. Yaşadıkları büyük travmanın en azından yine bir aile sıcaklığı desteğiyle nispeten azaltılıp psikolojik destekle yeniden hayata tutunabilmeleri.

Öte yandan bir gecede yakınlarını kaybetmekle kalmayıp evsiz, işsiz, hiç bir şeysiz ortada kalıveren insanlarımızı düşünüyorum günlerdir.

Sağ kalanlar farklı illere gönderilse de, ne zamana kadar nerede nasıl kalacaklar?

Onlar için her yönden köklü çözümler için ivedi bir şekilde hareket geçilecek mi, yoksa kaderleriyle baş başa bırakılıp unutulacak ve çaresizlik çıkmasında yapayalnız mı bırakılacaklar?

Aslında bu çok büyük ve yıkıcı depremle ilgili söyleyecek ve yazacak çok şey var da, buna kelam da yetmez kalem de..

Artık ben nereye, kime, nasıl üzüleceğimi düşünmekten uyumuyorum. Uyuyamıyorum.

İnsan olan yerlerim ise çok acıyor ve de sızım sızım sızlıyor.

Sağlıcakla kalasınız.