Son yıllarda dünya genelinde şiddet olaylarındaki aşırı artış endişe verici boyutlara ulaştı. Ülkemize dönüp baktığımızda ise, konunun acilen ele alınıp çözüme gidilmesi gerektirdiğini bir kez daha gözler önüne sermektedir.

Ülkemizin her ilinde basına yansıyan veya yansımayan kadına, çocuğa, hayvanlara ve doğanın olmazsa olmazları oksijen kaynaklarımız ağaçlara yönelik girişilen şiddet olayları konunun vehametini bir kez daha gözler önüne serer niteliktedir. Yaşadığımız toplumda fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddet ve sosyal taciz en çok karşılaşılan şiddet tipleridir.

 Verilere göre dünyada yılda yaklaşık 55 milyon kişi ölmekteymiş. Buna göre her 40 ölümden biri şiddete bağlı ve her gün 3 bin 800'den fazla kişi şiddet nedeniyle yaşamını yitiriyorsa, bu konu artık göz ardı edilemeyecek bir hale gelmiş demektir.

Şiddetin altında yatan temel nedenlere göz attığımızda ise bunların eğitim düzeyinin düşük olması, sosyal kaynaklara erişimden faydalanamama, sert ve tutarsız ebeveynler, yoksulluk, işsizlik ve toplumda şiddetin kabul edilebilir bir olgu olması olarak karşımıza çıktığını görürüz.

***

Haber kanallarını gezerken karşıma çıkan şiddet olayları, konunun vehametini bir kez daha göz önüne koymakta.

İşte bu haberlerden farklı illerden bazı başlıklar :

“Eski eşini sokak ortasında vurdu.

Okul bahçesinde öğretmene dayak.

Kadına dayak attı, esnaftan dayak yedi.

Kızını okula götürürken saldırıya uğradı.

Tanımadığı adamdan yumruk yedi dişleri kırıldı.

Telefon şifresini söylemeyen kızını İngiliz anahtarıyla dövdü.

Kavga ettiği tır şoförüne çekiç fırlattı.

Bina girişinde kediye eziyet.

Taksiciye kaldırım taşlı saldırı.

Uyuyan köpeğe taş fırlattı.

Seyir halindeki otobüs şoförüne saldırdı.

Arabadan inip kurşun yağdırdı.

Parkta köpeklere ateş etti.

Taraftarlar hakeme yumruk attı.

Restoran çıkışında kadın dövdü.

Kucağındaki yavru köpeği ısırıp dövdü.

Doktora tekmeli saldırı.

Ters yöne giden motosikletliye baltalı tehdit. Vs. vs. vs”

***        

Bu nedenle öncelikle şiddet halk sağlığı sorunu olarak ele alınmalı ve asla kanıksanmamalı diyorum. Şiddetin önlenebilmesi için bireye, aileye, topluma yönelik çalışmalar yapılmalı, bu kapsamda şiddete maruz kalanların başvurmaları olası kurumların tümünü içine alacak şekilde tam, doğru, düzenli ve sürekli olarak veri toplanması ve bunların ilgili kurumlarla paylaşılması gerekli. Çünkü toplum sağlığının korunması için şiddetin acilen önlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Şiddetten uzak günler dileğiyle…