Esin Aysan Pişik | Yaşam Koçu, Bilinçaltı & Regresyon Terapisti

Sevilmek, değer görmek ve ait hissetmek… İnsanın en temel ihtiyaçları arasında yer alır. Ancak sevgi, sadece bireysel bir his değil; aynı zamanda karşılıklı bir alışveriştir. Hepimiz sevgiyi farklı şekillerde ifade eder ve farklı yollarla alırız. Çocuklukta bilinçaltımıza kaydedilen bu kalıplar, yetişkinlikte ilişkilerimizin temelini oluşturur. İşte bu yüzden, gerçek sevgi köprüleri ancak karşılıklı anlayış ve uyumla kurulabilir.

Bir kişinin bilinçaltında “sevgi = dokunmak” olarak kayıtlıysa, o kişi sarılmadığında kendini değersiz hissedebilir. Partneri ise sevgiyi “sorumluluk almak” üzerinden yaşıyorsa, tamir-onarım işleri yapmak ya da işlerini kolaylaştırmak sevgisini göstermenin yoludur. İşte burada yanlış anlaşılmalar başlar.

Sorun sevgisizlik değildir; sorun iki farklı sevgi dilinin konuşulmasıdır. İlişkinin sağlıklı devam etmesi için her iki tarafın da birbirinin bilinçaltındaki dili fark etmesi gerekir. Tek taraflı bir çaba değil, karşılıklı bir uyum süreci…

Birbirinizi dinleyin: Karşınızdakine sorun, “Kendini en çok ne zaman seviliyor hissediyorsun?” Cevap sizi şaşırtabilir.

Kendi dilinizi ifade edin: Sessiz kalmayın. “Benim için küçük bir sarılma, bütün günümü güzelleştirir” gibi cümlelerle ihtiyacınızı paylaşın.

Denge kurun: Sadece kendi sevgi dilinizde ısrar etmeyin. Bazen siz onun dilini konuşun, bazen de o sizin dilinizi öğrensin.

Farklılıkları tehdit değil zenginlik görün: Sevgiyi sadece kendi bildiğiniz yoldan almak yerine, partnerinizin dilini de yeni bir deneyim olarak kabul edin.

Bilinçaltı kayıtlarını birlikte dönüştürün: Geçmişteki eksiklikleri bugünün ilişkisine yüklemek yerine, birlikte yeni ve olumlu anılar biriktirin.

Sevgi dili, bilinçaltımızda çocuklukta yazılır; fakat yetişkinlikte ilişkilerle yeniden şekillenebilir. Burada önemli olan tek taraflı beklenti değil, karşılıklı öğrenme ve denge kurma becerisidir. Bir ilişkide her iki taraf da birbirinin sevgi diline kulak verdiğinde, sevgi sadece hissedilen değil, aynı zamanda yaşatılan bir değer haline gelir.

Bu haftaki konuda harika bir kitap olan Amir Levine & Rachel Heller – Bağlanma (Attached) adlı kitabını sizler için seçtim. Şimdiden farkındalık ve huzur dolu okumalar diliyorum.

Sağlıcakla kalın…