Gençlerle bir araya geldiğimiz kahvaltı programlarında bakış açılarını değerlendirmek, onların penceresinden dünyayı seyretmek ayrı bir keyif oluyor. Son kahvaltıda genel olarak cinsiyetçi ifadeleri, kelime öbeklerini yazmalarını istediler. Örneğin; “kız gibi ağlamak”, “erkekler ağlamaz” gibi denildi. Belli sürenin sonunda ne kadar fazla cinsiyetçi ifadeyi olağanlaştırarak kullandığımızı fark etmeleri açısından verimli olduğunu düşünüyorum.

Beyin fırtınası içerisinde bir de BABA EVİ yazılmıştı. “Neden anne evi değil de, baba evi” diye. Aile içi rollerde babanın otorite ve güven veren kişi olması nedeniyle bu sözün kabullenildiği muhakkak. Genellikle özellikle bizim jenerasyonun anneleri ev hanımıdır. Kat’i kural olmamakla birlikte ekonomik olarak sıkıştığımızda, herhangi ev dışı bir alanda ihtiyacımız olduğunda babalarımız kurtarıcılarımızdır. Daha hassas ve duygusal yapısı ile şefkat ve merhamet öğelerini toplayan anne bu durumda geri planda mıdır? Aslında, bunun cevabı roller ve dengede bulunuyor. Kim diyebilir ki benim için ayaklarım midemden daha önemli. Sonuçta sorumluluklar ve iş bölümü hayatın her alanında olduğu gibi ailenin içinde de geçerli. Geleneksel aile modellerimiz ise baba otoriter, anne çocuklar ve baba arasında tampon bölge gibi. TRT’de bir dönem yayınlanan daha sonra başka kanallara transfer olarak kaybolan En Son Babalar Duyar dizisinde kendime ve aileme dair çok benzerlik bularak keyifle seyrettiğimi de ifade etmeden geçemeyeceğim. Ancak modernizm ile birlikte rol dağılımlarında farklılık olmakla birlikte dengeyi oluşturabildikten sonra bu modellerde değişikliklerin de olabilirliği kabul edilebilir bir durum bana göre.

Eskiler “anne varken babanın bir gözü kördür, anne giderse o göz de kapanır” derler. Evlatlar mutlaka çok kıymetli ve dünyanın belki de en tatlı meyveleri. Genel olarak gerek gözlemler, gerekse eskilerin deneyimleri ile elde edilen tespitler (istisnalar olmakla birlikte) boşanma veya eşin vefatı ile babaların çocukları ile iki ebeveyn bir arada iken gösterdikleri ilgilenin azalması yönünde. Hatta doğum esnasında anne vefat eder, başka çocuklar da var ise; o ölüme neden olan çocuk bazen evlatlık verilir. Çünkü baba o kadar küçük bir bebeğe bakamaz, diğer çocuklarına bakmak için tekrar evlenir ve çocukların yaşam kaliteleri yeni eşin insafı ölçüsündedir. Ki burada 80’li yıllarda esen Yeşilçam filmleri ile oluşan algı, ikinci evliliklerde çocuk açısından kötü bir üvey anne modeli şeklindedir. -İnsan yetiştirebildiğimizde tüm bu negatif algıları da ortadan kaldırmış olacağız.-

Ortaokulda bir arkadaşım annesini trafik kazasında kaybetti. Ardından iki küçük çocukla kalan babası evlendi. Elbette yeni eş iyi de baktı. Ancak şu an o arkadaşım ve kardeşi başka şehirlerde yaşamayı yeğliyorlar, bayramlarda kardeşi ile bir araya geliyorlar, tatile gidiyorlar, birbirlerinde kalıyorlar. Ancak Denizli’de -baba evinde- yatılı kalmak istemediğini biliyorum.

Aynı apartmanda oturduğumuz bir arkadaşımın babasının ikinci evliliği idi ve arkadaşım yaz tatillerinde babasının yanına gelirdi. Arkadaşımın, bankacı olan ikinci eşi arayarak “dolapta küçük kapta biraz şu var yiyebilir miyim” diye izin aldığına şahit olduğum gün çok şaşırmıştım. Çünkü bizim evimizde annem akşam yemeği için sabahtan yemek pişirirdi. Biz kardeşlerim ve arkadaşlarımızla birlikte acıktığımızda, annem altın günü etkinliğindeyken; bir güzel yemekleri yer, karnımızı doyurur, tencereleri neredeyse sıyırır, kapağını kapatırdık. Annem akşam yemeğinde tencerenin kapağını açar bir kahkaha atar, hemen pratik ne yapabilecekse hazırlar, babamı ve bizleri yine doyururdu. Bizim evde gün içinde annem evde yokken kendisi aranıp “şunu yiyebilir miyiz” diye sorulmazdı ama babamın bir kuralı vardı: “Akşam yemeğinde herkes sofrada olacak!” “Ben tokum” denilemez, aile içindekilere kızsan bile sofraya küsülemezdi.

“Baba evin direğidir” sözü de yazılmıştı bir kağıda. Aslında anne görülmeyen şeffaf bir direk belki de. Çok yükü yüklenip göze görünmeyen. Aslında tek ayaklı masa nasıl ki; daha kolay dengesi bozulursa, nasıl ki; ağırlık merkezini yakalamak için hassasiyet gerekirse tek babaya yüklenen çoğu terim içinde aslında sadece baba etkin değil. İki ayak üzerinde duran masa gibi sorumlulukları anne ve baba birlikte yüklendiklerinde daha sağlam oluyor aile. Anne şeffaf bir direk gibi dikkatli bakmadıkça görünmese de. Velhasıl kelam, baba evi derken o güvenin içerisinde bir gizli özne var: o da Anne!

Baba evine o çocukların annesi olmasa da tıpkı gizli özne anne rahatlığıyla girebilmeyi sağlayabilen kadınlara en samimi hislerle hürmetler, selamlar. Babalarımızın gözleri hep açık kalsın ve her zaman güvenle dönebileceğimiz baba evlerimiz gizli özneleri ile hep birlikte, hep var olsun.