İlişkilerde en büyük sessizlik, kelimelerin bittiği değil; kalplerin birbirini duymadığı andır. Duygusal paylaşım, iki insan arasında sadece yakınlık değil, kendi duygunu ifade ederken karşındakinde yansımasını görmek, anlaşılmak ve bağ kurmak insanın temel ihtiyaçlarından biridir. Yaşam koçluğu perspektifinden baktığımızda, duygusal paylaşımın tükenmesi yalnızca ilişkiyi değil, kişinin kendini değerli ve yeterli hissetme duygusunu da zedeler.

Duygusal iletişimin kaybolduğu ilişkilerde çoğu zaman taraflar birbirini suçlamaya başlar. Oysa burada sorulması gereken en derin soru şudur: “Ben bu ilişkide kendimi ifade edebilmek için ne kadar alan açıyorum?” Ya da: “Ben ne zaman içime kapandım, ne zaman gerçekten dinlemeyi bıraktım?” Bu farkındalık soruları, kişiyi yalnızca partneriyle değil, kendi iç dünyasıyla da yüzleştirir.

Danışanlarımdan biri şöyle demişti: “Onunla artık hiçbir şey konuşamıyorum, ama bunu yıllar içinde ben de tercih ettim. Çünkü her duygumu açıklamak savaşa dönüşüyordu.” Bu ifade bize şunu gösteriyor: Duygusal paylaşım sadece karşı tarafın bizi anlamasıyla değil, bizim de içsel güven alanımızla ilgilidir. Bazen ilişkide susan sadece dilimiz değil, özgüvenimizdir, değersizlik korkumuzdur.

Bir yaşam koçu olarak biliyorum ki sağlıklı ilişkiler, bireylerin kendi duygusal sorumluluğunu alabildiği ilişkilerden doğar. Eşler birbirine duygu aktaramadığında değil, bu eksikliği fark edip hâlâ hiçbir şey yapmadığında kriz derinleşir.

Bir ilişkide duygusal paylaşım bittiğinde sevgi hâlâ var olabilir, ama köksüzleşir. Çünkü sevgi de anlayışla beslenir, bağla güçlenir. Eğer bugün ilişkinizde sessizlik varsa, bu sessizliğe kulak vermek gerekir. Belki de o sessizlik size bir şey anlatmaya çalışıyordur: “Beni fark et, beni onar.”

İlişkiyi iyileştirmek, karşı tarafı değiştirmeye çalışmakla değil, kendi içsel duruşumuzu fark etmekle başlar. “Ben bu ilişkide nasıl daha açık, daha samimi, daha cesur olabilirim?” sorusu, dönüşümün ilk adımıdır. Unutmayın, duygusal paylaşım bir yetenek değil; güven, niyet ve içsel farkındalıkla gelişen bir seçimdir. Ve her seçim gibi, her an yeniden yapılabilir.

Bu haftaki konuda harika bir kitap olan Gary Chapman’ ın “Beş Sevgi Dili” adlı kitabını sizler için seçtim. Şimdiden farkındalık ve huzur dolu okumalar diliyorum.

Sağlıcakla kalın…