Aynaya baktığında gördüğün kişi gerçekten sen misin? Yoksa yıllardır sana öğretilmiş, başkalarının beklentileriyle şekillenen bir “sen” misin? Kendini tanımak, yalnızca sevdiğin renkleri, hobilerini veya huylarını bilmek değildir. Gerçek kendilik bilgisi, görünmeyen derinliklerde, bilinçaltında gizlidir.

Bilinçaltı, çocuklukta duyduğun bir sözden, yaşadığın bir hayal kırıklığına kadar birçok deneyimi kaydeder. Ve bu kayıtlar zamanla senin “ben kimim?” sorusuna verdiğin cevabı şekillendirir.

Örneğin, çocukken sürekli "Ağlama, güçlü olmalısın" denilen biri, yetişkinliğinde duygularını bastıran, kendini yalnız hisseden ama bunun nedenini çözemeyen bir birey olabilir. Bu kişi kendini “duygusal olmayan biri” olarak tanımlar ama aslında duygularını bastırmayı öğrenmiş bir çocuktur.

Yine başka bir örnek: Hayatında sürekli başarısızlık korkusuyla hareket eden bir danışanım, derinlerde annesinden duyduğu "Sen dikkatli olmazsan her şey mahvolur" mesajını taşıyordu. Bu inanç, onun karar verme mekanizmasını kontrol ediyordu. Bilinçli zihni başarılı olmak istese de, bilinçaltı "risk alma, hata yaparsın" diyerek onu sabote ediyordu.

Kendini tanımak, işte bu fark edilmemiş bilinçaltı kayıtları gün yüzüne çıkarıldığında başlar. Çünkü ancak o zaman gerçekten "ben neden böyleyim?" sorusuna dürüst bir cevap verebiliriz.

Kendini tanımak cesaret ister. Çünkü bazen karşımıza çıkan biz, sandığımız kadar “mükemmel” değildir. Ama kendilik yolculuğunun en kıymetli yanı da budur: Maskeleri indirmek, otomatik tepkileri fark etmek ve yeni seçimler yapabilmek.

Bilinçaltının gücünü fark ettikçe, hayatın kontrolünü yeniden eline alırsın. Ve bir gün, aynaya baktığında “İşte bu, gerçekten benim!” diyebilirsin.

Bu haftaki kitap önerim “Bilinçaltının Gücü” Joseph Murphy ile keyifli ve farkındalıklar kazanacağınız bir okuma  diliyorum.

Sağlıcakla kalın…