Hepimiz görünmez bir sırt çantasıyla doğarız. İçinde yalnızca kendi deneyimlerimiz değil, atalarımızdan devraldığımız korkular, inançlar ve duygusal izler de vardır. Bazen yaşadığımız bir kaygının, anlam veremediğimiz bir korkunun ya da tekrar eden hayat döngülerinin kökeni, sandığımızdan çok daha eskilere uzanır. İşte tam da bu noktada, regresyon terapisi derin bir şifa kapısı aralar.
Regresyon terapisi, bilinçaltımızın derinliklerine doğru yapılan bir şifa yolculuğudur. Kişiyi bugünkü hayatında etkileyen geçmiş yaşantılarına, çocukluk anılarına veya kimi zaman daha da eski köklere götürür. Bu terapide amaç; yalnızca hatırlamak değil, geçmişten taşınan yüklerin kaynağını bulup dönüştürmektir. Kök travmaları fark etmek, ruhsal-bedensel rahatsızlıkları ve duygusal düğümleri çözmek, kişiye özgürleşme ve içsel güç kazanma fırsatı sunar.
Araştırmalar gösteriyor ki, bilinçaltında bastırılan anılar ve duygular, bedende ve ruhta çeşitli blokajlar oluşturabiliyor. Regresyon terapisi bu blokajlara ulaşarak; kronik kaygı, ilişki problemleri, özgüven eksikliği gibi pek çok alanda derin ve kalıcı değişimler yaratabiliyor. Kimi zaman, atalarımızın yaşadığı savaşlar, yoksulluklar ya da kayıplar bile bizim bugün yaşadığımız sebepsiz korkuların, değersizlik duygularının kökünde yer alabiliyor.
Regresyon terapisinin sunduğu en büyük hediyelerden biri, kendi hikâyemizin gerçek anlatıcısı olma gücünü yeniden kazanmaktır. Geçmişin zincirlerinden özgürleşmek, hayatı daha bilinçli, daha sevgi dolu ve daha cesur bir yerden inşa edebilmek için büyük bir adımdır.
Bir danışanım, uzun yıllar boyunca ciddi ilişkiler kurmakta zorlandığını, ne zaman bir ilişki ciddiye binse içinde yoğun bir kaygı hissettiğini anlatıyordu. İlk görüşmelerimizde, bunun sadece "şanssızlık" olduğunu düşünüyordu. Ancak regresyon terapisi sırasında, derinlere indiğimizde, tekrarlayan terk edilme hikâyelerine rastladık. Bu travmalar, bilinçdışı bir şekilde "bağ kurarsam acı çekerim" inancını beslemişti.
Bu eski yüklerin farkına vardıkça ve duygusal kalıplarını dönüştürdükçe, danışanım ilişkilerde daha açık, daha güvenli ve kendine daha bağlı bir hale geldi. Kısa süre sonra hayatına sağlıklı bir ilişki çekti ve uzun zamandır hissetmediği bir iç huzuru yaşamaya başladı.
Eğer yaşamınızda tekrar eden döngüler, açıklayamadığınız duygular ya da içten içe taşıdığınız bir ağırlık hissediyorsanız, bilinçaltınızın derinliklerine bir yolculuk yapmanın zamanı gelmiş olabilir. Unutmayın, özgürleşme cesaretle başlar.
Sağlıcakla, huzurla kalın…