Bugün günlerden 30 Ağustos.. Zafer bayramımız.

Beni çocukluğuma bir kez daha geri götüren, içimdeki o coşku ve sevgiyi yine çocuk heyecanıyla ve yerinde duramamazlıkla alevlendiren gün..

Yatağımın baş ucuna koyduğum yeni kıyafetlerim ve bir an önce sabah olsun da, annemin babamın elinden tutup elimde bayrağımla tören alanına neşe içinde koşturayım diye beklediğim gün..

Türk ordusunun askerlerini tören alanında resmi geçitte izleyip, minik ellerim acıyana kadar alkışladığım ve onların arkasına düşüp onlar gibi yürümek istediğim gün..

İlerleyen yıllarda aynı coşkuyu dizginleyemediğim ve salıverdiğim, gazetecilik hayatında bu güzel günü objektiflere yansıtırken, içimde tarifsiz mutlulukların oluştuğu gün..

30 Ağustos 1922 tarihi, Türk ulusunu esir etmek isteyen istilacı güçlere karşı, ülkedeki kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk olarak  hep birlikte el ele ulusal benliği ve vatanı kurtarmak için verilen bir mücadelenin ve sonucunda zafer destanının yazıldığı gündür.

30 Ağustos özgürlüktür.

30 Ağustos bir milletin “önce vatan” diyerek, özüne ve değerlerine sahip çıkmak için el ele vererek başlattığı zaferimizdir..

Ulusal bayramımızdır.

30 Ağustos Dumlupınar’da Mustafa Kemal Atatürk’ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanan büyük taarruzdur.

Kısacası işgal kuvvetlerine verilen büyük bir ders ile vatan topraklarına bir bütün olarak sahip çıkılmasıdır. 30 Ağustos, ülke topraklarının işgalcilerden geri alınmasını temsil ettiği için Türkiye Cumhuriyetinin ulusal bayramıdır.

Aynı zamanda, dünya ülkelerine emperyalizmin nasıl yenilebileceği konusunda, diğer sömürülen uluslara da örnek niteliği taşımaktadır.

Atatürk’ün ölümünden sonra ve özellikle NATO’ya girilmesiyle birlikte emperyalist güçler, ülkemizin bağımsızlığını yok etmek için yoğun çalışmalarda bulunmuşlardır. Sürekli olarak kurulan kumpaslarla ordumuz tasfiye edilmek istenmiştir.

Yurtta barış, dünyada barış ilkesi terk edilerek, emperyalizmin taşeronluğu devri başlamıştır.

Sırtını emperyalizme dayayıp, onların kara gücü olarak ABD’nin isteklerini yerine getirerek, ulusallık yapılmaz.

Bu nedenle emperyalizmin dümen suyuna girerek, ulusal çıkarların feda edilmesine el ele verip karşı konulmalıdır diyorum.

Bugün Türk Milletinin birliği, Türk Devletinin varlığı ve Türk vatanının bütünlüğü tehdit altındadır. Bugün gaflet, delalet ve hatta hıyanet içinde olanlara ve 30 Ağustosa “neyin zaferi?” diyenlere inat, 30 Ağustos Zafer Bayramımızı coşkuyla kutlamalıyız. Bugün Atatürk ilke ve devrimlerinde buluşanların, ülkemizin yeni emperyalist kuşatmalardan kurtulması için katkı vermeleri gerekmektedir ve bu katkı tarihsel bir sorumluluk olduğu kadar zorunluluktur da…

30 Ağustos 1922 tarihinde yaşadığımız o günlere ve o şartlara dönmemek umuduyla, barış ve huzur dolu günler diliyorum hepinize.. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!..

Sağlıcakla kalın!