Bugün Pelitlibağ pazarıydı..Ve sevgili yaşlılarımız yine pazardaydı. Zabıtalarımız, polislerimiz sürekli müdahale ediyorlar, gönderiyorlar pazar yerinden ama onlar bir taraftan gönderirken, onlar başka bir delik bulup sızıyorlar pazara. Tıpkı yaramaz ve söz dinlemeyen çocuklar gibi. Pazar yerinin içine girmeden dışarıdan bir iki şey alıp dönerken zabıta ve polislerimizle biraz konuştum. Şöyle dediler " Her şeyinizi biz alalım, siz liste yapın verin bize yeter ki dışarıya çıkmayın hem büyük para cezası var, hem sağlığınızı tehlikeye atıyorsunuz yapmayın nineler, dedeler diyoruz"

Onlar ise "Siz bizim ne alacağımızı nereden bileceksiniz. Ben belki pazara gireceğim, Aklımda olmayan bir şey görüp alacağım" diyorlarmış.

Gerçekten polis ve zabıtanın da iki ayağını bir pabuca sokuyorlar.

Oradan ayrılıp eve doğru yürürken en az 80 yaşında bir teyze gördüm. Almış tıngır mıngır pazar arabasını iki büklüm, yüzü kırışıklıktan boynuna sarkmış. Ağzında bir tane diş kalmadığı için dudakları içine göçmüş. O kadar üzüldüm ki..

Ama onlara yardımcı olmak için ekipler oluşturulduğunu düşündüm. Yine de görüntü beni çok üzmüştü. Dayanamayıp "Teyzeee kimin kimsen yok mu? Yoksa ben yardımcı olayım sana. Ya da görevlilerimize ileteyim ne alacaksan yardımcı olunsun ama sen bu halde çıkma pazara. Üstelik hasta da görünüyorsun. Bak ilerde polis ve zabıta var. Boşuna oraya kadar gitme. Geri döndürürler istersen sana yardım edeyim. Ne istersen alır gelirim pazardan. " dedim.

İki büklüm yürüyemeyen teyze hışımla bir kaldırdı başını ve bana bağırarak "Sen de kim oluyorsun da bana yaşlı diyorsun. Sen benim yaşlı göründüğüme ne bakıyorsun. Görüntüm öyle benim. Ama yaşım 58 daha.Bir de utanmadan bana teyze diyorsun" demesin mi?

Güleyim mi, ağlayayım mı ne yapayım şaşırdım.

"Ehhh o zaman sen bilirsin arkadaşııııııııııım" dedim ve yürürken bir yandan da insanların yaşlandıkça gerçekten çocuklaştıklarına bir kez daha şahit olmuş oldum.

Aman ha sağlıkla, sağlıcakla kalasınız.