Karadeniz, Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı cephesinin karşılaştığı en tehlikeli yerlerdendir. Çok önemli bir geçiş noktasında yer alan Karadeniz, Avrupa ile Asya arasında paha biçilmez bir transit geçişidir. Küresel hegemonya mücadelesi, ‘Avrasya'nın Balkanlar'ı’ denilen ve içinde Güney ve Orta Asya’yı da içeren bölgede bugün de sürmektedir.

Karadeniz, enerji ulaşım hatlarına sahiptir. Hazar Havzası enerji kaynaklarına yakındır. Orta Asya ve Orta Doğu için olmazsa olmaz geçiş kapılarından biridir. Bu nedenle; Kafkasya ülkeleri Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan ve Orta Asya ülkeleri Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan üzerinde çıkarları olan ülkeler için önemli bir geçiş noktasıdır. Rusya, Çin, ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İran, Hindistan, Japonya, Pakistan, İsrail gibi küresel güç olmak isteyen ülkeler; bugün enerji kaynakları ve ulaşım hatları üzerinde büyük bir yarışın içindedir. Alternatif enerji kaynakları bakımından zengin Karadeniz ile Hazar’daki enerji kaynaklarının Batı Avrupa’ya güvenli bir şekilde ulaştırılması konusunda ABD’nin petrol ve gaz devleri ile Rusya büyük bir mücadele etmektedir.[1]

Bu coğrafya doğal gaz ve uranyum bakımından da oldukça zengindir. Ancak bu kaynaklarının pazarlara naklinde yaşanılan sıkıntılar, Hazar Denizi’nin konumunun sorunlu olması, yetersiz teknoloji ve Rusya’nın bölgedeki enerji kaynakları üzerinde tekelci uygulamaları sebebiyle yeterince faydalı olacak şekilde kullanamamaktadır. Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan gibi Türk Cumhuriyetleri hala Rusya’nın iradesi dışında özgür bir politika izleyememektedir.

Rusya, yakın çevresinde ve Karadeniz’de etkinlik alanını kaybetmemek için gerekirse savaşmaktan kaçınmamaktadır. Gürcistan’a 2008’de, Kırım’a 2014’te ve son olarak Ukrayna topraklarına da Şubat 2022’de Batı’ya rağmen, askeri müdahalelerde bulunmuştur. Bu ülkeler Rusya’nın Batı’ya kaptırmamak için her şeyi göze aldığı stratejik noktalardır.

Karadeniz’de barışın yeniden sağlanması için Karadeniz’de kıyıdaş ülkelere, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesini kendilerine yönelik bir saldırı gibi algılayan Avrupa ülkelerine, hem Ukrayna hem de Rusya ile stratejik ortaklığı bulunan Çin’e, NATO’nun Soğuk Savaş sonrasında bile Doğu Avrupa sınırlarından Rusya sınırlarına dek genişlemesine gayret eden ABD’ye oldukça büyük görevler düşmektedir. Bu konuyla ilgili yazılarım devam edecektir.

Esen kalınız…

[1] http://www.harvard-bssp.org/bssp/programs/program_2003